İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe hazretleri, Eshâb-ı kiramdan sonra yetişen büyük âlimlerin en başta gelenlerindendir.
“Ulûmu âliyye” denilen yüksek din ilimlerinde en üstün derecede âlim idi.
Kelâm ilminde ve itikâd bilgilerinde Ehl-i sünnetin reîsidir.
Bu mübarek zat, ticaretle de uğraşırdı. Malı alırken, satarken kul hakkına çok dikkat eder, birinin hakkının geçmesinden çok korkardı. Fakir kimselere mal satarken aldığı fiyattan satar veya öylece sadaka olarak verirdi...
Bir gün ihtiyar bir kadın gelip;
-Ben fakir bir kadınım. Bu elbiseyi bana maliyetine satar mısın? dedi.
İmâm-ı a’zam hazretleri;
-Dört dirhem ver al götür, buyurdu. Maliyetinin çok daha fazla olduğunu zanneden kadın;
-Benimle alay mı ediyorsun, deyince;
-Hayır, elbisenin alış fiyatı bu kadardır, buyurdu. Kadıncağız, elbiseyi ucuza aldım diye sevinirken o mübarek de bir fakirin duasını aldım diye seviniyordu...
***
İmâm-ı a’zam hazretleri, talebelerinin ihtiyâçlarını kendi kazancından karşılardı.
Talebelerine son derece şefkatli davranır, onların ilimde iyi yetişmeleri için büyük titizlik gösterirdi. Herkese iyilik yapar, sıkıntıda olanları sıkıntıdan kurtarırdı... Bir gün yolda giderken, birisi O’nu görünce yolunu değiştirdi. İmâm-ı a’zam hazretleri hemen arkasından gidip sordu:
-Beni görünce, niçin yolunu değiştirdin?
-Size on bin akçe borcum var. Uzun zamandır durumum müsait olmadığı için ödeyemedim. Sizi görünce utandım, onun için yolumu değiştirdim.
-Sübhânallah! Ben o parayı sana hediye etmiştim. Seni sıkıntıya soktuğum için, bana hakkını helâl et!..
***
İmâm-ı a’zam hazretlerinin bir komşusu vardı. Her gece eve içkili gelirdi. Gece bağırır çağırır, komşularını rahatsız ederdi. Bir gün görevliler, onu o hâlde görünce yakalayıp hapse attılar. Ertesi gün komşusunun sesi gelmeyince talebelerine “Bu gece komşumuzun sesi çıkmıyor, acaba hasta mıdır?” diye sordu. Talebelerinden, onun hapse atıldığını öğrenince hemen vâlinin yanına gitti. Vâli kendisini görünce ayağa kalkıp hürmet etti. “Bir emriniz mi vardı, hemen yerine getirelim” dedi. Valiye; “Bizim bir komşumuz vardı. Suçlu olduğu için hapse atılmış. Onu bırakmanız mümkün müdür? Bir daha suç işlemeyecek inşallah” dedi. Vâli “Emriniz başımızın üzerine” diyerek onu serbest bıraktı...
Daha sonra o gencin evine gidip; “Biz seni unutmayız! Dinimizde komşu hakkı önemlidir, belki ihtiyâcın olur, şu bir kese parayı da sana hediye ediyoruz” dedi.
Genç çok utandı. Tevbe edip bir daha içki içmedi. İmâm-ı a’zam hazretlerinin dizi dibinden ayrılmadı ve fıkıh ilminde âlim oldu...