Yozgat’ı hangi oranda tanıtıyoruz sorusunun yanıtı aslında hangi oranda tanıdığımızla alakalı.
Tanımak çok önemli bir makas, sonrasında ise mevzu ortaya koyduklarınızla alakalı.
Misal…
İsterseniz önce dün başlayan ‘Yozgat Evlilik Hazırlıkları ve Mobilya Fuarı’ ile açalım konuyu.
Fuarlar Yozgatlı’nın düğünü, panayır alanı, buluşma noktası, ekonomik ve sosyal hayatın açılım ritüellerinden.
Siz bunun yanına tanıtım günlerini de ekleyebilirsiniz.
Şehrin bu denli tanıtım organizasyonlarına ihtiyacı varken neden kısıtlı sayıda gerçekleşir?
Geçenlerde bir Trakya şehrine ait meyveye özel tanıtım günü gerçekleşti.
O meyveden yapılan çok sayıda ürün tanıtım gününden tezgahlarda yer bulmuş. Özellikle yerli üreticinin desteklenmesi adına televizyon ekranlarına oldukça renkli görüntüler yansıdı.
Düğün sezonu ile birlikte yapılan ‘Yozgat Evlilik Hazırlıkları ve Mobilya Fuarı’ fevkalade isabetli bir organizasyon oldu. Önümüzdeki günlerde tarım fuarını da yaparız.
Fuarlar meslek hayatımın çok önemli yerini teşkil eder. Özellikle de şehrin her bölgesinden ve yine dışarıdan gerçekleşen katılımcılarla bir sosyal buluşma çıkıyor ekonomi çerçevesinde.
Yozgat’ta belirli zamanlarda ilçe, belde hatta köylerdeki ürünleri, güzellikleri, dokuları, varlıkları tanıtan, anlatan özel günlerde buluşturulmalı insanlar.
Aydıncık’ın ametist taşına özel bir gün,
Akdağmadeni’nin salebi,
Çayıralan’ın ormanları,
Yerköy’ün eti, kebabı (yakın zamanda biçerdöverlerle çok anlamlı bir etkinlik gerçekleşti…)
Sarıkaya’nın Roma Hamamı,
Hatta insan değerlerini dahi tanıtan ve anlatan özel günler.
Bu anlamda Yozgat Bozok Üniversitesi’nin kariyer günlerini de ayrıca önemsediğimi belirtmek istiyorum.
Fuarlar ve günler şehrimizim tanıtımı adına çok kıymetli fırsatlar oluşturacağı gibi ekonomik bir hareketlilik getirecektir.
Sosyal hareketliliğe ziyadesiyle ihtiyaç duyulduğunu da varsayacak olursak bu günlerin önemi katbekat artıyor kıymetli hemşerilerim.
(Bu arada Yozgat’ın özel bir fuar alanına ihtiyaç duyduğunu hatırlatmak istiyorum…)
RIZA KAYAALP YOZGAT’IN EVLADIDIR…
Kimi zaman öyle acımasız söylemler ve eylemlerle eleştiriyoruz ki birbirimizi.
Hatalar, günahlar, bilerek ya da bilmeyerek yapılan yanlışlar. Hangimizde yok!
İnsanız, hata da bizim için nihayetinde. Hata olsun ya da olmasın bir birimize karşı acımasız bir eleştiri mekanizması işliyor bizde.
Son olarak Dünya güreşinde gurur kaynağımız, şampiyonumuz Rıza Kayaalp’in başına gelen olay.
Allah kimselere yaşatmasın. Vefat eden vatandaşımıza Allah’tan rahmet diliyoruz, Mevla sabırlar versin.
Ve Rıza kardeşime bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi gönderiyorum.
Buradan şu hakikati özellikle dile getirmek istiyorum, hayırsever olmak, başarılı olmak, göz önünde olmak, güzel olmak, yakışıklı olmak, örnek işler gerçekleştirmek, bir yarışı kazanmak gibi kavramlar, olaylar yadırganacak, yatsınacak, olumsuz unsurlar değildir!
Neden birbirimizi bu tür durumlarda bile acımasızca gömüyor, ilk toprağı atıyoruz?
Rıza, sosyal medyasından yaptığı açıklamada basın mensuplarını da içine alan sitem dolu açıklamada bulunmuş. Ki, yerden göğe kadar haklı.
Dün sabah vefat eden vatandaşın yakınlarını gördüm, ilk yapılan haberde vefat eden kişinin ismi kısaltma yerine açık ifadelerle verildiği için şehir dışında yaşayan yakınları oldukça büyük üzüntü ve travma yaşamış.
Hülasa kıymetli hemşerilerim memlekette içinde yaşayanlarda bizim, yazık etmeyelim, vebaldir!