İslam dininin temel ibadetlerinden biri olan ve sözlükte “gitmek, yönelmek, ziyaret etmek” manalarına gelen hac, imkanı olan her Müslümanın, belirli bir zaman içinde Kabe’yi, Arafat ve Mina’yı ziyaret ederek bazı dînî görevleri yerine getirmek suretiyle yaptığı bir ibadettir.

Cenab’ı Hak Kuranı Keriminde buyuruyor ki:
“İnsanlar için yeryüzünde kurulan ilk ev (mabed), Mekke’de bulunan mübarek ve âlemler için hidayet kaynağı olan Kâbe’dir. Orada apaçık deliller, İbrahim’in makamı vardır. Kim oraya girerse güvende olur. Oraya gitmeye gücü yeten herkesin o evi haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır” “İbrahim şöyle dedi: Ey Rabbim! Bu beldeyi güvenli kıl.” “Biz Kâbe’yi insanlar için bir toplanma mahalli ve güvenli bir yer kıldık” “Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak, her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, kutsal, güvenli bir yere (Mekke’ye) yerleştirmedik mi?” “Çevrelerinde, insanlar kaçırılıp götürülürken, bizim (Mekke’yi) kutsal, güvenli bir yer yaptığımızı görmediler mi?”buyurmaktadır

Hac, kişiyi günahlarından arındırır. Bir Hadiste şöyle buyurulmuştur: “Kim Allah için hacceder de (bu sırada) kötü söz ve fiillerden ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, (kul hakkı dışında) annesinin onu doğurduğu gündeki gibi (hacdan) döner.”

Hac sözlükte: “kastetmek, yönelmek” anlamına gelir. Fıkhı terimi olarak şöyle tarif edilir: “Mekke kentindeki Kâbe’yi ve çevresindeki kutsal sayılan özel yerleri, belirli vakitte, önceden hac niyetiyle ihrama girerek usûlüne göre, yani vakfe ve tavaf yaparak ziyaret etmekten ibaret olan ve İslâm’ın şartlarından birisini teşkil eden mâlî ve bedenî bir ibâdettir.”

Ziyaret edilecek olan yerler; Kâbe, Arafat ve çevresidir. Zamanı ise hac ayları adı verilen; Şevval, Zilkâde ve Zilhicce aylarıdır. Hac’da her fiil için özel zamanlar vardır. Ziyâret tavafının, Kurban bayramı sabahından, ömrünün sonuna; Arafat’ta vakfenin ise, arefe günü zevalden, kurban bayramı sabahı şafak sökünceye kadar yapılabilmesi gibi. Diğer yandan bu büyük ziyârete hac niyetiyle ve ihramlı olarak yönelmek gerekir.

Mü'minler, aynı gaye ve inançla hac ibâdeti dolayısiyle bir araya gelirler. Dünyanın hiçbir yerinde rastlanmayan mahşerî bir kalabalık; ibadet şuuru ve heyecanı ile kâinatın yaratıcısına yönelerek ondan dilekte bulunurlar, mağfiret isterler, kâmil bir îmanla yaşayıp öylece ölmeyi niyaz ederler. Kazanılan mânevî hazla eskiden mevcut kötü huy ve alışkanlıklarını terk ederler; ve Allah'ın emirlerine daha sıkı sıkıya sarılma şevkini elde ederler.

Hacda cihad sevabı vardır. Çünkü onda hem sefer hali, hem nefisle mücadele, hem eziyet ve yorgunluklara tahammül vardır. Ayaklar yalın, başlar açık olarak bütün hacıların beyaz örtülere bürünmesi âdeta Mahşer gününü hatırlatır. Böylece kalbler yumuşar, bakışlar başkalaşır, duygular heyecana gelerek mânevi bayram yapılır.

Hacılar ve umre yapanlar Allah’ın (evinin) ziyaretçileridir. Kendisine dua ederlerse dualarına icabet eder, On’dan bağışlanma dilerlerse onları bağışlar” anlamındaki hadislerde de ifade edildiği gibi hacda yapılan dualar ve tövbeler kabul görür. Böylece bu ibadeti îfa edenler, işlemiş oldukları hata ve günahlarından arınarak hayata yeni bir canlılık ve şuurla dönerler. İslamda Hac en fazîletli ibadetlerden biridir

Rabbim cümlemize bu güzellikte bir Hac ibadeti nasip eylesin. Şu an hac ibadetini yapmak üzere Kabe’de bulunan tüm Müslüman kardeşlerimize de kolaylıklar ihsan eylesin; haclarını da kabul buyursun inşallah, gidemeyenlere de tez zamanda gitmeyi nasip eylesin !..