Yeni bir moda yeni bir anlayış türedi: buna mahalle baskısı da diyorlar: “El ne der?” Böyle güzel oldum mu, yakışmış mı? Beğendiniz mi?...vs. Hayatı el beğensin diye yaşamak? “El ne der anam, ayıplamazlar mı? Yakıştı mı, yakışmadı mı? Güzel olmadı mı sahi?.. Diyerek hayatı başkaları için yaşamak: “El ne der” adına...Mahalle baskısı mıdır? Utanma mıdır; ya da beğenilip caka satma mıdır bunun adı bilmiyorum?.. Güzel- ahlaki boyutta ve edebli giyinmeye sözümüz yok!

Hani bazen insanın : Hayat bu kadar ucuz- basit mi diyesi geliyor. İnsanın iradesi, gücü, yeteneği ve kabiliyeti yok mudur Allah aşkına? Aklı selimi , fikri, iradesi kendi kararını kendisi vermeye yetmez mi? El ne derse desin cüretkarlığını gösteremez mi insan?
El ne derse desin hayat benim hayatım, gelecek benim için çok daha önemli deyip onurlu ve insani bir yaşamı seçemez mi iradesiyle?
Biz buna “aklı selim” diyoruz.

Bizim bir kimliğimiz var: Türk ve Müslüman gibi yaşama kimliği; öyle değil mi? “İman ise: Kıymet yetmeyen bir cevher!” İnsan olarak da taşıyacağımız: namus,şeref, haysiyet, ahlak, onur ve insani yaşam biçimi, kimliği.. insandan bu değerleri çekip alırsanız geriye ne kalır? Affedersiniz hayvanca yaşama isteği !...O zaman insani değerlerimizi hangi kefeye koyacağız? Ya da insan gibi mi, yoksa mahluk gibi mi bir yaşam tarzını seçeceğiz?.. Öyle ya kişiden insani ve ahlaki değerleri soyup alırsanız geriye hayvani bir yaşam tarzı kalır. İşte kişinin iradesi burda devreye girer: ya insani yaşamı ya da hayvani yaşamı tercih etmek !..Buna da külli irade deniyor.

İmani ve ahlaki yaşamı bir kefeye koyup arkanıza atarsanız: “El ne der” tarzına uygun yaşar ilahi emir ve buyrukları da elinizin tersiyle itmiş olursunuz. Güzel temiz ve seçkin giyinme farklı bir şey; size yakışanı tercih edip ahlaki tarzda giyinir ve kişiliğinizi ortaya koyarsınız buna herkes saygı duyar. Moda ve çağdaşlık martavalı okursanız başkalarının kılığında yaşar kimliğinizi ve kişiliğinizi de kaybedersiniz. Bunun adı da “el için” yaşamak olur işte ! Ben hayatı el için değil kendim ve kendi geleceğim için yaşarım; yaşamak zorundayım cüretini gösterebilmek onurlu bir yaşamdır işte...

Güzel, şık ve temiz giyinmek farklı; başkalarını taklit edip maymunlaşmak farklı? Birileri bunun adına moda ve çağdaşlık diyor? Peki namus ve ahlaki değerleri hiçe sayıp hayvani hissin tatmini mi; yoksa Türk ve Müslüman kimliğimize sahip çıkarak ortaya koyacağımız insanı yaşam biçimi mi kutsal?

Maalesef görüyoruz ki: yeni nesil farklı bir yaşam biçimi ortaya koyuyor: Bu bizim kimliğimize, kişiliğimize, insani ve ahlaki değerlerimize ters düşen bir kimlik tarzıdır. İnsan: hayata niçin geldim, neden ve nasıl yaşamam gerekir, bu hayatın bir başlangıcı bir de sonu olmalı sorusunu kendine sormalı. Beni yaratan Rabbim benden nasıl bir yaşam tarzı istiyor? Diye kendimizi sorguya ve siğaya çekmek zorundayız. İnsan keyfi ve başıboş yaratıldığını mı zannediyor? Böyle zannediyorsak yazık hayatı boşuna ve beyhude tüketmiş olacağız!...

“İnsan, başıboş bırakılacağını ve yaptıklarından hesâba çekilmeyeceğini mi zannediyor?”(Kıyamet Süresi 36 Ayet)"... Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz."(Nahl suresi, 93. ayet) Sizi Yaratan Yüce Allah hayatın ve yaşamın hesapsız kitapsız olmadığını hatırlatıyor! Akl- edenlere selam olsun!

“İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Bütün varlıkların hülasası, özü olan insan, eğlence için, oyun için, yiyip içmek, gezmek, yatmak keyf sürmek için yaratılmadı. Kulluk vazifesini yerine getirmek için, Rabbine itaat, tevazu, kuvvetsizliğini, ihtiyacını göstermek, Ona sığınmak ve yalvarmak için yaratıldı.” diyor. Hayat bizimse, tercih de bizim elimizde; ya insana yakışırcasına yaşamak; ya da..... ?