Millet olarak hepimizin yüreğini dağlayan çok büyük deprem hadisesini yaşadık. Ateş sadece düştüğü yeri değil hepimizi yaktı. Gönüllerimizde iman, dillerimizde dua, içimizde umutla enkazların başında bekledik. Canlarımızı kurtarmak, birbirimize el uzatmak için hep birlikte seferber olduk.

Öncelikle, hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Cenab-ı Allah’dan rahmet diliyoruz. Yaralı kardeşlerimize de acil şifalar dileriz.
Deprem bölgesinde, arama-kurtarma ve ilk yardım çalışmasında bulunan tüm ekiplere, tüm görevli kardeşlerimize de teşekkür ederiz hepsinden Allah Razı olsun!

Tarih boyunca Allah’ın yardımı, devletimizin kararlılığı ve milletimizin azmiyle nice zorluğu birlikte aştık. Bugün de aynı imanla yine dayanışma içinde aşamayacağımız engel yoktur. Gün, kenetlenme günüdür; gün birliğimizi, beraberliğimizi, dirliğimizi canlı tutma günüdür.

Şu halde biz, mal sevgisi ile Allah rızasını kazanma arasında bir tercih yapmak durumundayız. Bir imtihandan geçiyoruz. Mallarımızdan sevdiklerimizi, sırf Allah rızasını umarak, yardıma muhtaç olan kardeşlerimize yardım ederek bu imtihanı kazanmış olacağız inşallah.

Mümin, imtihan dünyasında farklı sıkıntılarla karşılaşacağını bilerek yaşar. Sınırlı ve aciz bir varlık olduğunun, kul olarak Rabbine muhtaçlığının farkına varır. Sıkıntılar karşısında elinden geldiği ve gücü yettiği kadar mücadele eder. Aklını, bilgisini, tecrübesini kullanarak tedbirini alır. Sonrasında da imanı gereği, teslimiyet ve tevekkül ile hareket eder.

Yüce Rabbimiz bizlere, açlıkla, korku ile mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmek suretiyle imtihan edeceğini ve bu imtihanlara karşı sabırlı olanların müjdelenmesini emrettiğini Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) de “Herhangi bir müslümanın başına gelen yorgunluk, hastalık, tasa, keder, sıkıntı ve gamdan ayağına batan dikene kadar her şeyi Allah, Müslümanın hata ve günahlarının bağışlanmasına sebep kılacağını” haber verdiği gibi olacaktır inşallah.

Rabbimizi yanımızda hissedercesine O’na yalvarmanın ve yakarmanın ne kadar önemli olduğu, müminin en büyük servetinin, en büyük hazinesinin dua olduğu da unutulmamalıdır. Milletçe dayanışma içerisinde olmak da bir o kadar önem arz eder. Herhangi bir yerde bir kardeşimizin başına bir musibet geldiği zaman Resûl-i Ekrem’in; “Bütün mü’minler tek bir vücut gibidir.” fermanı gereğince milletçe o musibetin acısını kalbimizin derinliklerinde hissetmemiz gerekiyor.

Allah Teâlâ, iyilikte ve kötülükten sakınmakta yardımlaşmamızı emretmiştir. Allah için iyilik yapan, Allah için maddî ve mânevî yardımda bulunan kimsenin mükâfatını da şüphesiz Yüce Mevlâmız verecektir. İyilikte yardımlaşmak kadar kötülükten alıkoymaya çalışmak da Müslümanların dinî-ahlâkî görevleri arasındadır

Her türlü zorluğu omuz omuza, gönül gönüle aşan aziz milletimiz, sahip olduğu basiret ve feraseti, Rabbimizin rahmet ve inayeti, devletimizin kudret ve gayretiyle yine yaralarını saracaktır. Yüce Rabbimiz, bizlere bir daha böyle acılar yaşatmasın. Ülkemizi, milletimizi, İslam âlemini ve bütün insanlığı her türlü afetten muhafaza buyursun.( Kaynak Diyanet Hutbeleri)