Ramazan ayına mahsus ibadetlerden birisi de itikaftır. İtikaf sözlükte bir şeye devam etmek, insanın kendisini bir yerde alıkoyması, bir yere kapanıp ibadetle meşgul olması anlamına gelir. Dindeki anlamı ise, bir mescitte Allahın rızasını kazanmak için belli âdâb içerisinde bir müddet ibadet etmek üzere kalmaktır. İtikafa girene "mutekif veya "âkif denir. Kurân-ı Kerimde: "Mescidlerde itikafa çekildiğiniz zaman kadınlarınıza yaklaşmayın (Bakara, 187) buyrulur.
Peygamber efendimiz Medinede hicretin ikinci yılında ramazan orucunun farz kılınmasından itibaren ömrünün sonuna kadar her ramazan ayının son on gününde itikafa girmiştir. Nitekim Hz. Aişe validemiz Peygamber Efendimizin itikafa girmesiyle ilgili şöyle demiştir: "Hz. Peygamber vefat edinceye kadar itikafa girer ve derdi ki: "Kadir gecesini ramazanın son on gününde arayın. Hz. Peygamberden sonra zevceleri de itikafa girdi.(Müslim, İtikaf, 5)
Tâbiînin büyük alimlerinden İbn Şihâb ez-Zührî’nin (Ö.124/742) ifade ettiğine göre itikaf amellerin en şereflisidir. Çünkü itikafa giren kimse geçici bir zaman için de olsa dünya meşgalelerinden uzaklaşır, kendini tamamen Allah’a verir, Oruçlu olur. Mescidde namazı beklemekte olduğu için daima namaz kılıyormuş gibi sevap alır. Vaktini ibadet ve taatla, Allah’ı zikrederek, Kur’an-ı Kerim okuyarak ve benzeri faydalı şeylerle geçirir. Lüzumsuz, dünya ve ahireti için faydasız şeylerden uzak durur.
Sahabe-i kiramın alimlerinde Abdullah İbn Abbas’ın talebesi ve İmam Azam’ın hocalarından olan Atâ b. Ebî Rebah der ki: "İtikafa giren, büyük bir kimsenin kapısına bir ihtiyaç için defalarca gelip duran kimse gibidir. İtikafa giren kimse (lisan-ı haliyle Rabbim) beni bağışlayıncaya kadar buradan ayrılmayacağım” der.(Nûru’l-îzâh,s. 143) İtikafa erkekler, içerisinde cemaatle beş vakit namaz kılınan camide girerler. Kadınlar ise evlerinin namaz kıldıkları odalarında girerler.
İtikaf vacip, sünnet ve müstehap olmak üzere üç kısma ayrılır.
Bir kimse itikafa girmeyi nezr eder, yani adarsa bu, üzerine vacip olur. İtikafı adama; "Allah rızası için üç gün itikafa girmek üzerime borç olsun şeklinde bir şarta bağlamadan olabileceği gibi, "bu hastalıktan kurtulursam, hastam şifa bulursa veya şu işim olursa şu kadar gün itikafa gireceğim şeklinde bir şarta bağlı olarak da olur. Bu durumda beklediği olunca belirttiği gün kadar itikafa girmesi üzerine vacip olur. Girmezse günahkar olur.
Ramazan’ın son on gününde itikafa girmek sünnettir. Çünkü Peygamber efendimiz daha önce belirttiğimiz gibi ramazan orucunun farz kılınmasından itibaren ömrünün sonuna kadar her ramazan ayının son on gününde itikafa girmiştir.
Bunların dışında zaman zaman itikafa girmek ise müstehaptır.
Vacip olan itikafta oruç şarttır. Bu nedenle nezr edilen itikaf bir günden az olamaz. Sünnet olan itikaf Ramazanda olduğu için zaten oruçludur.
Müstehap olan itikafa gelince, onun muayyen bir müddeti yoktur, kısa bir an için de olabilir. Hatta mescide giren kimse çıkıncaya kadar itikafa niyet ederse orada kaldığı müddetçe itikafta sayılır, itikaf sevabı alır.
Diğer ibadetlerin olduğu gibi itikafın da birtakım şartları vardır. Bunları şöyle sıralayabilirız:
1- Niyet. Niyet diğer ibadetlerde şart olduğu gibi itikafda da şarttır. Niyet etmeksizin camide beklemek itikaf yerine geçmez.
2- Erkeğin beş vakit cemaatle namaz kılanan mescitte itikafa girmesi. İtikafın en faziletlisi Mescid-i Haramda, sonra Mescid-i Nebevîde, sonra Mescid-i Aksâda olandır. Diğer mescitlerdeki fazilet cemaatin çokluğuna göre değişir.
3- Oruç. Daha önce belirtiğimiz gibi vacip olan itikaf için şarttır.
4- Kadınların hayız ve nifastan temiz olmaları. Cünüplük oruca mani olmadığı için taharet, vacib olan itikafta bile şart değildir. Onun için itikafa giren mescit içerisinde ihtilam olursa itikafı bozulmaz.
İtikaf âdâbı: İtikafta hayır söylemek, sünnet olan itikafa geciktirmeden ramazanın son on gününde girmek, itikafa girmek için mescidin en faziletlisini veya en çok cemaat olanını seçmek, Allah ı zikretmeye, Kur an-ı Kerim tilavetine, hadis ve siyer gibi faydalı şeyler okumaya devam etmek.