Osman Bölükbaşı…

Anadolu siyasetinin unutulmaz simalarındandı.

Hatipliği, nüktedanlığı ve hazırcevaplığı geniş kitleleri hep etkilemiş, ama bunların oya dönüşmesi için aynı şeyleri söylemek mümkün değildir.

Miting ve toplantılarının çok kalabalık, oldukça coşkulu olmasına rağmen sandıktan beklenen oyları alamaz Bölükbaşı.

Hatta birçok mitingde bu durumdan yakınır “Bizim tanesi çıkmayan harmanımız boldur. Sapı uzun tanesi kıt Türk Milleti; meydanlarda veriminiz bol, benden alkışlarınızı esirgemezsiniz, ama sandık başına gidince başkasına oy verirsiniz… Bizim kümeste tavuk çok ama hep başkalarının folluğuna yumurtluyorlar… Meydanlarda rahman diye alkışlarsınız, sandık başına gidince şeytana sarılırsınız (doğru söylüyorsunuz diyen kalabalıklara). Ben doğruyum ama ne çare, ah bir de sizi doğru yola getirebilseydim, harmanı bol, tanesi az milletim benim.”

Seçimler yaklaşırken siyasetin mazisinde derin izleri bulunan Osman Bölükbaşı gibi simaları rahmetle yad etmezsek olmazdı.

Seçimler yaklaşırken ortaya çıkan manzara şimdilik ‘siyasetçinin’ değil ‘seçimin siyasete hazırlandığı’ yönünde.

Bu kez işler tersten yürüyor.

Siyasete hazırlanan, siyasette kazanma arzusu ve beklentisi ile hareket eden bir siyasi mekanizmadan ziyade siyasete hazırlanan seçim var bizleri bekleyen!

O yüzdendir ki bugün siyasi belirsizlik siyasetçiden daha çok ön planda.

Merhum Osman Bölükbaşı’nın da ifade ettiği gibi sapı var tanesi yok siyasi argümanlarla seçime hazırlanan bir ahvalden bahsediyorum.

Siyasetin aktörleri halkın ve dahi mevcudiyetlerinin siyasetini oluşturma yerine seçimin siyasetini oluşturmaya çalışıyor.

Hal böyle olunca şaşalı, bol gündemli, gürültülü seçim manzarasının altında aslında etkisi olmayan bir siyasi ahval çıkıyor ortaya.

SEÇİM BANA HAZIRLANSIN!

Madem siyaset ve siyasetçi seçime hazırlanamıyor o halde seçim bana yani siyasete hazırlansın istedim.

Mesela, seçim kendi siyasetini oluştursun.

Seçim kendi adayını üretsin

Seçim kendi seçmenini belirlesin.

Seçim kendi propagandasını oluştursun.

Seçim kendi eksenini, vizyonunu dolayısı ile karakterini belirlesin.

Siyasetin bu denli kısırlaştığı dönemler oldu mu?

Siyasetin öldüğü, iktidarların toz duman olduğu, siyasetçilerin yok olduğu dönemler oldu elbette.

Ama siyasetin bu denli kısır kaldığı bir dönem olmadı.

Ve belirsizlikler hiç bu denli siyaseti kamuoyunda sahipsiz bırakmadı.

Zamanı geldiğinde bir seçim olacak elbette, ama kazanan kim olursa olsun tadı, tuzu, lezzeti olmayan bir seçimin kazananını belirleyecek seçmen.

Seçim bana hazırlanırken sonuç ne olur acaba?