“Yüce dinimiz İslam, helal ve meşru yollarla kazanç temin etmemizi emreder. Allah rızasının, kul hakkının, helal-haram hassasiyetinin gözetilmediği her türlü alışverişi de yasaklar. 
     Bir ayette Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksız yollarla değil, karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle yiyin, haram ile kendinizi mahvetmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.”
     İslam’a göre ticaret ahlâkının en önemli ilkesi doğruluk ve dürüstlüktür. Mümin, elinden ve dilinden diğer insanların emin olduğu kimsedir. Mümin işinde, gücünde, ticaretinde daima güven verendir. O, alırken de satarken de doğru ve dürüst olduğu ölçüde Allah’ın rızasını kazanacağını bilir. Yalan ve hileye asla tevessül etmez. Zira yalan ve hile ile elde edilen malda hiçbir hayır yoktur.
     Peygamberimiz de ticaretle uğraşmıştı. Medine pazarına gider, oradaki insanlarla hasbihal eder ve pazarın durumunu kontrol ederdi. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Dürüst ve güvenilir tüccar, peygamberler, sıddîklar ve şehitlerle beraberdir.” O halde, fani olan bu âlemde dünyalığımızı kazanırken ahiretimizi kaybetmeyelim.Boğazımızdan bir lokma dahi haram geçmemeli. Hanelerimiz ve sofralarımız helalle bereketlenmeli. Ahlakımız iktisat ve itidal, şükür ve kanaat olmalı.
     “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir Müslüman işinde ve ticaretinde harama ve gayr-ı meşru kazanç yollarına başvurmaz. Ölçü ve tartıda adaletsizlik yapmaz. Malını satmak için yemin etmez. Karaborsacılık, fırsatçılık yapmaz. Fâhiş fiyatlarla insanları kandırıp mağdur etmez. Alışverişte fiyatları kızıştırmaz, başkasının pazarlığını bozmaz. Hâsılı, dünya hırsına kapılıp da harama bulaşmaz.
     Haram ticaret, sâdece malın bizzat kendisi itibariyle haram olan maddî şeylerden ibaret değildir. Gayr-ı meşru kazanç, meselâ faiz, rüşvet, gasp, hırsızlık, kumar, içki, fuhuş, kalpazanlık ve  karaborsacılar gibi yollardan kazanılan mallar da haramdır. Bu yollarla elde edilen malların satışı da haramdır. Nitekim şu hadis-i şerif, bu konuda uyarıcıdır: “Kim çalıntı bir malın çalıntı olduğunu bildiği halde satın alırsa, bu kimse, bu fiilin ayıbına da günahına da aynen iştirak eder.” 
     Şu ibretlik temenniye de kulak verelim: “Eline, diline, beline sahip ol. Kapını, kalbini, alnını açık tut. Eşine, işine, aşına özen göster. 
Harama bakma, haram yeme, haram içme. Yanlış ölçme, eksik tartma. Dünya malına tamah etme. Kuvvetli iken affetmesini, hiddetli iken yumuşamasını bil!”Kısacası Müslüman bir iş ve ticaret adamı, her şeyiyle emniyet ve güven insanı olmalıdır.”(Kaynak Diyanet Hutbeleri) Kazancınız helal cumanız da mübarek olsun!..