Suriye de, Irak ta, Bosna da, Afganistan da, Hindistan da, Pakistan da, Çeçenistan da, Filistin de, Doğu Türkistan da ve diğer ülkelerde katledilenler hep Müslümanlar.

Bugünlerde Filistin'de- Gazze’de çok acı günler yaşanıyor. Tıpkı Afganistan'da, Eritre'de, Türkistan da, Mianmar’da , Hindistan’da, Bosnada Azerbaycan'da yaşandığı gibi... Yüreğimiz bu acılara dayanmıyor artık... Ne olacak bu ümmetin hali diye hayıflanıyoruz ? Neden hep Müslümanlar acı çekiyor, neden hep Müslümanlar zulme maruz kalıyor ve neden bir araya gelemiyoruz?

Müslümanlar bunca acıya layık mı? Bugün Müslümanlar dünyanın en mazlum insanları konumundalar. Her Müslümanın yüreğini burkan bu sahipsizliğe cevap aramak ve bunun cevabını bulmak zorundayız.

Doğu Türkistan'da binlerce kardeşimiz, değişik suçlamalarla hapse atılıyor. Çin'de mahkemeler Müslüman Uygurlara ömür boyu hapis cezası veriyor. Esaret kamplarında köle gibi çalıştırılıyor. Kimliklerini kaybediyorlar; inançlarını yaşayamıyorlar. Avrupa ülkeleri de bu zulmü seyrediyor. Müslümanlara terörist muamelesi ve benzer bazı suçlamalar yönetiliyor; hapishanelere atılıp işkenceye tabi tutuluyorlar. Çin zulmüne karşı başkaldıran Uygurlar hapse atılıyor, sürgüne tabi tutuluyor. Onlara terörist muamelesi yapılıyor, idamla cezalandırılıyor.

Sessiz sedasız bir dünya savaşı yaşanıyor. Topsuz tüfeksiz masum insanlara savaş açıp toplu katliamlar yapılıyor. Kadın kız, yaşlı ihtiyar, ayırt edilmiyor. Toplu katliamlar uygulanıyor.

Günümüzde maalesef zulme maruz kalanların çoğunluğunun Müslüman olduklarını görüyoruz. Ezilen, sömürülen, hakları ellerinden alınan, hakarete uğrayan, suçlu gösterilip aşağılananlar hep Müslümanlar.

Zulme maruz kalmak Müslümanların kaderi olamaz. O halde neden hep Müslümanlara zulmediliyor? Bu sonuç şunu gösteriyor savaşların çıkış nedeni ideolojik- inanç farklılığıdır. İnsanların kardeşçe yaşayabilmesi mümkün ancak; bu din kardeşliği ile mümkündür. Dünya hepimize yetecek kadar geniş imkanlara sahiptir. Cenab’ı Allah dünyayı zengin ve geniş imkanlarla donatmıştır; ancak zalimler buna müsade etmiyorlar.

Zulmün bitmesi için tek çare: tüm Müslümanların bir ve beraber olmasıdır. Müslüman âlemi tek bir çatı altında toplandığında artık sebepsiz yere tek bir Müslüman’ın kanı akmayacaktır. Suçsuz masum çocuklar ölmeyecek, insanlar yurtlarından yuvalarından sürülmeyecek, kadınlarına tecavüz edilmeyecektir. İslam kardeşliği kurtuluşun anahtarıdır !..

Bu yüzden daha fazla
Müslüman kanı akıtılmadan Türk İslam Birliği’nin kurulması gerekir. Türk dünyası olarak bu birliğin kurulması için çaba sarfetmek hepimize düşüyor. Kardeş olmak, birlikte kucaklaşmak bir ve beraber olmak İslamın emri değil midir? Türk ve İslam dünyası bir olduğunda bize kim zulmedebilir ki ?..

Türk dünyasının ve Müslümanların birliği için çaba göstermek her Müslümanın görevidir. Müslüman kardeşlerimize işkence yapılırken burada hiçbir şey yapmadan oturmanın hesabını kimse veremez. Bu zalimleri seyretmek zulme ortak olmak demektir. Zulme rıza zulümdür. Bizi Yaratan Yüce Allah bir ve kardeş olmamızı emrediyor. Bize düşen de bu birliği sağlamaktır. Türk dünyasının birliği, İslam dünyasının kardeşliği sağlandığında tüm insanlık huzur bulacaktır. Yoksa bu zalimler can yakmaya devam edecek ve dünyamızı cehenneme çevireceklerdir!