Bilerek ya da bilmeyerek bir kimsenin hakkını yemek, malını çalmak, hırsızlık yapmak, aleyhinde konuşmak, onu rencide etmek kişi için büyük bir vebal olup kul hakkına girer. Kul hakkı pek çok sebebe bağlı olarak işlenebilir. Dolayısıyla bir kişinin istenmediği bir şey yapması, onunla alay etmesi, küçük düşürmesi, başkasının yanında aşağılaması, rencide etmesi bir kul hakkıdır. Ayrıca devlet ve millet malını gasbetmek de bir kul hakkıdır.
Kul Hakkı: Bir kulun başka bir kul üzerinde olduğu haktır. Kul hakkının vebali yüce Allah katında oldukça büyüktür. Cenab-ı Hak kul hakkı için "Benim yanıma her şey ile gelin affederim. Fakat kul hakkı ile gelmeyin, onu ben değil, kulum affeder. " buyurmuştur. Allah'ın bu günahı bağışlayabilmesi için hakkı yenen kula danışacağı bildirilmektedir. Eğer hakkı yenen hak sahibi kişiyi bağışlamazsa Allah bu günahı affetmeyecektir.
Cenab-ı Hak her insana bir takım haklar tanımıştır. İnsanların birbirleri üzerinde hakları bulunmaktadır. Bir kimse bir kimsenin hakkını yer, malını çalar, hırsızlık yapar ise büyük vebal olan kul hakkını işlemiş olur. Kul hakkı pek çok sebebe bağlı olarak işlenebilir. Dolayısıyla bir kişinin istenmediği bir şey yapması, onunla alay etmek, küçük düşürmek, başkasının yanında aşağılamak, rencide etmekte, arkasından dedi kodusunu yapmak da bir kul hakkıdır. Bunun helalliği ise hakkı yenen ve hak yiyen kişi arasında olacaktır. Başka biri bu günahı bağışlayamaz. Mutlaka hakkı yenen kişi ile helalleşmek şartı aranmaktadır.
Peygamber Efendimiz buyuruyor:
“Şüphesiz ki ümmetimin müflisi şu kimsedir: Kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelir. Fakat şuna sövdüğü, buna zina isnâd ve iftirasında bulunduğu, şunun malını yediği, bunun kanını döktüğü ve şunu dövdüğü için iyiliklerinin sevabı şuna buna verilir. Üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilir ve netîcede Cehenneme atılır.” (Müslim- Tirmizî)
Ne yazık ki: günümüzde kul hakkına riayetin kalmadığı bir dönemi yaşıyoruz. Alım satımda, söz ve davranışlarımız da akitleşmede ve her türlü muamelelerimizde kul haklarına riayet etmediğimiz bir gerçek. Bu tür kazancı helal sayıyor kul hakkını hiç mesafesinde görüyoruz. Allah’ın koyduğu adaleti ve peygamberimizin uyguladığı ölçüyü görmek istemiyoruz. Mal hırsı o denli gözümüzü bürümüş ki: Kul hakkını, Allah’ın buyruğunu ve Peygamberimizin öğütlerini dinlemek bile istemiyoruz?..
Kul hakkına saygısızlık o kadar arttı ki; nerde ise helali haramı ayırt edemez hale geldik. Söz verip sözümüzde durmuyoruz, akitleşip aktimizi bozuyoruz, yalan yere yemin ediyoruz, komşumuzu ve akrabalarımızı görmemezlikten geliyoruz; haklarını hiçe sayıyor en ufak bir konuda kavga edip kırk yıl küs kalıyoruz. Günümüzde : Kişi haklarını ihlal etmek o kadar arttı ki saymakla bitiremezsiniz!..,
Kardeşliğimizi unuttuk, akrabamızı unuttuk, komşumuza küs- düşman hale geldik, tartıda ölçüde hakka riayet etmiyoruz, sözümüzde durmuyor akitleşmeyi hiçe sayıyoruz; senedin çekin hükmü kalmadı. Yetim malı, yoksul malı, ya da milletin malı fark etmek sadece kesemizi ve kasamızı düşünüyoruz!.. Bütün bunlar bizi Yüce Adaletin görüleceği hesap gününe götürüyor. Üç günlük dünyaya dalıp ahireti unuttuk. Kendimize dönme vakti değil midir? İnsan olma ve kardeşçe yaşama günü değil midir? Söyler misiniz bu gidişin sonu nereye varacak? Depoladığın para, mal servet seni ve Yüce huzurda kurtaracak mı? Karar senin hayat senin Allah’ın hükmü de açık görmek ibret almak istersen!...