Elazığ ve malatya'da deprem oldu,Tüm türkiye acıyı paylaşmak ve yardıma koşmak için seferber oldu. Halkımız, dayanışma kültürünü doruklara taşıdı ve yüceltti. Ülkemiz halkı ve Tüm dünya bu acı olay karşısında insani duygularla yardımlaşmak için ayağa kalktı.

Tarihimizin ve kültürümüzün temel taşını oluşturan, geçmişten günümüze ve geleceğe uzanan yardımlaşmanın asaletini ve yüceliğini bir kez daha Elazığ ve Malatya depleminde görmekteyiz. Kaderde,kıvançta, tasada ortak halkımız, Millî dayanışma gücünü benliğine sindirmiş ve bayraklaştırmıştır.

"Bayramda seyranda bu ana yurtta/İnsanbirbirine sarılır oğul/Barışır birleşir sevinçte dertte/Taş taşın üztüne örülür oğul" diyen Malatya-Darendeli rahmetli âşık İbrahin Güleç-Beyanî ,kültürümüzdeki yardımlaşmayı çok güzel değerlendirmiş.

Kültürün temelini oluşturan gelenek ve göreneklerimiz içinde çok anlamlı ve önemli bir yer tutan YARDIMLAŞMA-İMECE, büyük bir sosyal ve ekonomik ihtiyaçtan doğmuştur.

"Bir elin nesi var iki elin sesi var" söyleminde anlatılan karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma ile birlikte iş görme anlayışı, özellikle doğal afetler karşısında yıllardır ülkemizde hakim olmuştur.

"Komşu komşunun külüne muhtaç" sözünde saklı olan anlayışı toplumsal gerçek haline getiren halkımız,bu ruhu yüreğinin bütün sevgisiyle uygulama alına aktarmaktadır.

El ele ve gönül gönüle zorluklara karşı omuz omuza olmak durumunda olan halkımız köyde ve kentte yan yana birlikte yaşamanın gereğini yapmaktadır. Ortak sorunlara ortak çözüm yolları bulmak. Taşın altına hep beraber el koymak. O zaman en zor şartlarda bile güc ve emek birliği başarıya ulaşmaktadır.

XIII.yüzyılda Anadolu'yu gezen ünlü seyyah İbni Batuda , ahi tekkelerine ve sofralarına konuk olmuş ve gördüğü yardımlaşmaları kaleme almıştır. "İnsanlar birlikte üretiyorlar, güzel yemeklerini birlikte sofralarda paylaşıyorlar, zoru başarıyorlar,kardeşlik içersinde yaşıyorlar " diye anlatmakta.Aynı anlatımı Evliya Çelebi Seyehatnâmesi’nde de görmekteyiz.

Halkın sosyal ve kültürel yaşamı değişen hayat koşullarına göre değişen iş ve çalışma yöntemlerini ortaya çıkarmakta.İnsan yalnız değildir. İnsanlar birbirine yardım etmek ve omuz vermek durumundadırlar. İnsan ve insanlar,doğa ve insan,insan ve yaşam iç içedir.

Aynı türküleri söyleyen, aynı halk oyunlarını omuz omuza ve el ele oynayan, aynı mutfak zenginliğini paylaşan ‘ komşuda pişer bize de düşer ‘anlayışını benimseyen insanlarımızın dostluğu ve kardeşliğine yardımlaşma- imece kültürü büyük katkılar sağlamış ve sağlamaya devam etmektedir.

Birlikten kuvvet doğar.İmecenin en güzel örneği karıncalarda, arılarda ve kuşlarda görülmektedir. Bir de halşkımız da.

"Devletin gücüne güvenilince/Yaşamak güzeldir bunu bilince/...Biriz beraberiz köyde ve kentte/Saymakla bitmez bunlar elbette..." diyen âşık Beyanî'nin ifade ettiği gibi, deprem kuşağında bulunan Türkiye'de, devletimize ve halkımıza büyük görevler ve sorumluluklar düşmektedir. Bu deprem gerçeğine ve felaketine karşı bilim ve teknoloji alanında ortak aklı kullanarak, acıları azaltmak mümkündür.

Elazığ ve Malatya'da olan deprem sonucunda aramızdan ayrılan kardeşlerimize Allahtan rahmet, yaralılara şifa ve halkımıza baş sağlığı dilleklerimizi sunuyoruz.