Yozgat gündüzleri sıcak, akşamları serin yüzü ile bildiğiniz yazları yaşıyor.
Balkon sefası Ağustos bitmeden sona erdi. Durabilene aşk olsun!
Olsun bakalım, kaderimizin ortak paydası bu coğrafyada yaşamayı tercih edenler insanı gibi havasını yaşamak zorunda.
Havası, suyu, kokusu, insanı…
Yozgat’ı yaşamak için Yozgat’ı tam manasıyla sindirmek gerekiyor vesselam. Kimine göre yaz akşamları üşümek bir dert, Antalya’da hatta Ankara’da yaşayanlar için yaz akşamları bulunan serinlik bir servet.
Ne garip değil mi, memnuniyetler farklı farklı…
Mesele hayata nereden baktığınızla alakalı.

SORGUN’DA ASLINDA KİM ÖLDÜ?

Bir genç, hayatının henüz çocuk denilecek yaşında ‘katil’ oldu…
İki genç, biri kara toprağın bağrında diğeri yaralı…
Bir ihtiyar, torunu denilen çocuktan aldığı bıçak darbeleri ile yaralı!
Daha çok büyük şehirlerde duymaya alışık olduğumuz olaylardan bir tanesi Yozgat’ın Sorgun ilçesinde yaşandı!
Yozgat Valiliği’nin açıklamasına göre, alkol alan genç, önce alkol aldığı sünnet düğününde tartıştığı kişiyi bıçakladı, ardından cadde üzerinde gördüğü hiç tanımadığı çocukları ve yaşlı adamı bıçakladı.
Sorgun’un ışıltılı, gösterişli, göz dolduran caddeleri karanlık bir olaya ev sahipliği yaptı.
Binaları imar etmeye başladığımızdan bu tarafa toplumu ihmal ettiğimiz gerçeğini konuşmazsam Allah günah yazar…
Şehrin belediye başkanı, kaymakamı, öğretmenleri, imamları, aileden sorumlu ilgili kurumlar, gazeteciler her biri şapkasını önüne koyup düşünmeli şimdi?
Düşünürken harekete geçmeli!
Mahallelerde muhtarlarla başlayan bir silsile oluşturulsa, mahallelerdeki sorunlu aileler, o ailelerin içinden çıkan çocuklar ve yarınları masaya yatırılsa.
Zor mu?
Vallahi de değil billahi de zor değil.
Katil olan çocuğun ailesinden başlayın araştırmaya, çocuğu ihmal eden anne babadan, sonrasında o ailenin durumuna duyarsız kalan komşulardan, mahalledeki sorunu görmezden gelen mahalle muhtarından, muhtara hesap sormayan amiri kaymakamdan, kaymakamlardan durum değerlendirmesi almayan validen…
Bu tür konuları ihmal eden şehrin basın mensuplarına kadar ilgili herkese o büyük ihmalin, sokak ortasında işlenen cinayetin hesabı sorulmalı!
Nedenler, niçinler, sonuçları değerlendirilmeli.
Olan olmuş, ölen ölmüş, bir genç mezara diğeri parmaklıklar ardına gitmiş.
Bu vakitten sonra ne yapmalı, sorusuna birlikte yanıt aramak, yenilerini nasıl önlerizin toplumsal analizini yapmak durumundayız.
Sorgun’da sadece bir genç değil, aslında ihmal ettiğimiz yanlarımız öldü, ihmal ettiğimiz dünyamız mahkum oldu.
Ailelere sabırlar diliyorum.

MAKAM SAHİBİ YOZGATLILAR

ODTÜ Rektörü, Yozgatlı Profesör Ahmet Yozgatlıgil,
Emniyet Genel Müdürü Mahmut Demirtaş,
Jandarma Genel Komutanlığı Değerlendirme ve Denetleme Başkan Murat Bulut,
Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sosyal Uyum Daire Başkanı Nevzat Özer,
İller İdaresi Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Nazlı Demir,
Ankara - Çubuk Milli Eğitim Müdürü İlhan Eranıl,
Son minvalde yeni makam sahibi olan Yozgatlı hemşehrilerimiz.
Ankara bürokrasisi, ya da ülkenin farklı kurumlarında üst düzey yüzlerce Yozgatlı hemşehrimiz var!
Her biri başarıları, dişi ve tırnağı ile bir yerlere gelmiş insanlar.
Pek çoğunun siyasi referans ile makamlarda bulunduğunu düşünsek de, kendi alanında başarılı olmuş, o gayret neticesinde bir yerlere ulaşmış hemşehrilerimiz oldukları gerçeğini unutmamak gerekiyor.
İnanın üzerindeki toprağı biraz savursak Yozgat adıyla hak ettiği makama ulaşamamız nice Yozgatlılar çıkar karşımıza.
Kadrolaşma denilen olay maalesef biz Yozgatlılar’da yok!
Bizden bir genel müdür, bizden bir bakan yardımcısı, daire başkanı ya da rektör olması noktasında ciddi bir tasarruf bulunmuyor siyasilerimizde.
Mesleğini Yozgat temelinde özellikle Ankara ile Türkiye’nin önemli şehirlerinde önemli Yozgatlılar’la gerçekleştiren bir basın mensubu olarak bizdeki potansiyeli de bizden olanların makamlara ne şekilde geldiğini de pekala biliyorum.
Siyasi cenahın talep beklemeden, istek gelmeden, ehil isimlerin hak ettikleri makamlarla buluşmalarını sağlamaları gerekirsen biz de bu sistem zayıf işliyor hatta işlemiyor.
Genellikle kimler siyaset aracılığı ile bir yerlere geliyor, bir şekilde siyasetin başına musallat olanlar. Hak edenlerin sessizliği ile görmezden gelinmelerine neden oluyor.
Ankara’daki Yozgat siyaseti bir biri ile bağlantılı olmayınca bizden olanların eli her platformda zayıf kalıyor.
İnanın sahipsizlik yüzünden rüzgarda savrulup giden başarı abidesi hemşehrimiz o kadar fazla ki!
Biz sahip çıkamaz isek kimse görmüyor!
Ya da bir şekilde kişisel mücadele ve ilişkilerle istisna durumlar gerçekleşiyor.
Hülasa bizden olup da makam sahibi olanlarla övünürken onların o makamlara gelmesi için kılını kıpırdatmayanlara silkinin kendinize gelin demek istiyorum.