Yaz ayı düğün ayı Yozgat’ta. Hatta bayramdan sonra başlıyor. Büyüklerimiz eskiden iki bayram arası düğün olmaz derlerdi, uğursuzluk getireceğine inanırlardı. Ama devir değişti, artık düğünler iki bayram arası da oluyor. Yozgat’ta ev düğünleri giderek çoğalıyor çünkü salonlar ateş pahası, düğün salonlarına güç yetmiyor. Düğün salonuna o kadar para vermektense eşyalarımızı tamamlar, balayına gideriz diye düşünüyor genç çiftler. Ama benim yazmak istediğim asıl konu şu: Ev düğünleri o kadar gürültülü ki bu mahalleye, konu komşuya, karşı mahalleye rahatsızlık veriyor. Bu düğünleri çalan müzisyen arkadaşlar sesi öyle açıyorlar ki bangır bangır. Geçen gün balkonda oturamadık. Kiminin hastası olur, kiminin bebeği uyur, düşünen yok. Bu kadar gürültülü müzik işkence haline geliyor. Ses sistemini biraz kıssalar, azıcık bağırsalar. Geçmiş yıllarda sağlık ocağımıza ilaç yazdırmaya gitmiştim. Doktorumuz Samsunluydu. Şimdi tayini çıktı, gitti. Odasına girdiğimde nasıl dertliymiş ki gece uyuyamadığını, çünkü mahallelerinde bangır bangır düğün olduğunu ve bu kadar gürültülü bir düğüne ilk kez Yozgat’ta şahit olduğunu anlatmıştı. Çok haklıydı. Ayrıca hiçbir düğün 11'de bitmiyor. Mutlaka polis geliyor saati hatırlatmak için. Polis gelmese sabaha kadar devam edecekler. Kısaca; lütfen çevreye, komşuya rahatsızlık vermeden eğlensek, güzel olmaz mı? Müziği biraz kısalım. Geçenlerde hava rüzgarlıydı, düğün neredeydi bilmiyorum ama sanki bizim mahallede oluyordu. Biz buradan böyle duyuyorsak, düğündekiler ve çevrede oturanlar ne yapıyordur? Benim migrenim var, ben artık düğünlere gidemiyorum, gürültüyü kaldıramıyorum ama mahallemde düğün olurken balkonumda oturmak istiyorum. Rahatsız olmak istemiyorum, karşımdakini duyamayacak hale gelmek istemiyorum. Ne olur azıcık anlayış, azıcık saygı.