Meslek hayatım boyunca Yozgat dışında faaliyet yürüten iş adamlarına 'Ne olur küçük de olsa memleketinize yatırım yapın' davetinde bulundum.
'Taş üstüne taş koyan' hesabından, en samimi duygularla yaptım bu daveti, ki- yapmaya da devam ediyorum.
Yozgat'ta işleri işlemez eden, nefes kesen, hayat damarlarını tıkayan sorunların varlığını çok da görmeden tamamen duygusal beklentilerle yapılmış bir davetten bahsediyorum.
Ne olacaktı sanki, biraz da memleketleri için fedakarlık edemezler miydi?
Memleket sevgimiz, duyguları öncelediği için gerçekleri görmedik, belki de görmediklerimizin düzelmesi için bu yüzden yeterli mücadeleyi vermedik.
Mesela;
Dışarıdaki iş insanlarını şehre davet ederken Yozgat'takileri sanırım görmezden geldik, yeterli değeri, desteği vermedik. Pek çok zaman veriyormuş gibi yaptık!
Onlar, işimiz düştüğünde hayır sever olacak, beklentilerimize sorgusuz karşılık verecek, toplan denildiğinde toplanacak, devletten gelenin emir telakkisi ile tüm imkanlarını seferber edecekler(di).
Asla ve kat'a desteklenmeyecekler(di), neden?
İş insanlarının desteklenmesi demek, devlet malını hibe etmek, peşkeş çekmek anlamına geliyordu. İnanmayacaksınız belki ama, 'Asla bu güne kadar Yozgatlı bir iş insanına randevu vermedim' diyen siyasi büyüğümüz var bizim. Benden olana her türlü imtiyazı sağla ama memleketin iş insanı olduğunda verilen randevu devlet malını peşkeş çekmek anlamına gelsin.
Kasabın derisi misali bizim memlekette işler, vur yerden yere...
Yozgat'ın en büyük ve köklü alışveriş sektörünün yönetim kurulu başkanı, Gimat Grubu Yönetim Kurulu Başkamı, medya kuruluşumuzun da mihmandarı, (kendisi çok fazla dile getirmese de) gerçek hayırsever Zafer (Özışık) Ağabeyimle bu durumları konuşur, ne olacak memleketin hali türünden çözüm yolları ararız kendi dünyamızda.
Zafer Bey'e gelen taleplerin çok küçük kısmına vakıf olmuş, şahitlik etmiş biri olarak, bu kadarına bile tahammül sınırlarımın yetersiz kaldığını söylesem inanır mısınız? Öyle garip, ilginç, hayır ve hasanetten uzak talepler geliyor anlaması zor!
Eminim bu durum şehirdeki tüm iş insanlarının başına geliyordur.
Yozgat'ta kazanmış, paranın sahibi olmuş kim var ise bir şekilde gelen taleplere her şeye rağmen kayıtsız kalmıyor, az-çok gücü nispetinde desteğini, varlığını gösteriyor!
Peki karşılığı?
Tabi ki hayırda en büyük karşılık 'Allah rızası, onun ötesinde bir karşılıktan bahsetmiyorum.'
Aslında hiç biri karşılık bekleyerek hayır yapmıyor!
Tek istedikleri özelde küçük bir teşekkür, vefa, sahiplenme.
Maalesef yerli diye tabir edeceğim Yozgat'taki iş insanlarımızdan pek çoğu bu mütevazi karşılığı bile görmüyor.
'Gel deyince gelen git deyince giden' iş insanı modeli hakim Yozgat'ta. (Lütfen sözlerim yanlış anlaşılmasın mevcut vefasızlık ve yanlış algının altında varlıkları görülmeyen iş insanlarına dikkat çekmek için bu sözleri sarf etmek zorunda kaldım.)
Zafer Bey, öğrenci, engelli, sosyal faaliyet, davet gibi pek çok talebi, akla, mantığa ve vicdana uyuyorsa karşılayan destek veren bir merhamet sahibi.
Zaman zaman sohbet ettiğimizde 'nedenlerimiz' çıkıyor karşımıza.
Mesela neden Zafer Özışık gibi 300 insana iş kapısı oluşturan bir iş insanı gerekli sahiplenmeyi görmez. Ya da bunu şu şekilde düzeltelim, neden iş insanlarımız sadece ihtiyaç halinde hatırlanır.
En küçük bir yanlışta, istemeden oluşan hatalarda bir anda idam sehpasına çıkarılırken, bunlar olmasa da ihtiyaç dışında görmezden gelinen ama beklenti, talep oluştuğunda 'ağa-paşa' muhabbetine tabi tutulurlar.
Ya da şehre yatırımcı çekmek tüm imkanlar yabancı iş insanlarına seferber edilirken aynı durum yerli iş insanlarına sunulmaz?
Sunulması; günah, suç, peşkeş çekme gibi algılara neden olur!
Bizden olan iş insanı, bizden olan müteahhit, bizden olan emlakçı her ne ise; dürüst, hakkaniyetli, memleket ve millet malına sahip çıkacak karaktere sahipse baş tacı edilmek yerine ayak altına paspas edilmek istenir.
Üzülerek söyleyebilirim ki, yaşadığım şehirde yerli iş insanları bu anlamda hak ettikleri karşılığı görmüyorlar.
Tutalım her birine iş verelim, servetleri servet yapsın demiyorum. Ama hakları olanları, yapabileceklerini, desteklendiğinde şehre katma değer katacak kabiliyet ve niyetleri olanları neden önce Yozgat'ta desteklemek yerine elimizde detektör dışarıda iş insanı arıyoruz?
Şehir dışındaki yatırımcı sadece duygusal gerekçelerle memleketine gelmiyor.
Gelenler de şehrin yetersizlikleri (kalifiye elaman, desteklerin zamanında uygulanmaması, kısmi de olsa hala var olana bürokratik engeller gibi...) yüzünden tam manasıyla muvaffak ya da mutlu olmuyor!
Yozgat'ta iş adamı, yeni tabirle iş insanı olmak özellikle de yerli iseniz algıyla mücadele, sahiplenilmeme, ihtiyaç halinde butona basın türünden talep oluştuğunda hatırlanma gibi durumlarla karşılaşabiliyorsunuz.
Mesleğim gereği çok fazla iş insanı tanıdım.
Özellikle Yozgat'tan giden, ya da iflas eden, kaybolup giden iş insanları oldu!
Maalesef bu şehir gerekli değeri vermediği için iş insanlarından özellikle halis duygulara sahip olanları acımasızca kaybettik!
O yüzdendir ki, giden zaman gelen zamanı aratıyor!
O yüzdendir ki, bizden olan garip bir şekilde değersiz ya da ihtiyaç halinde hatırlanıyor!
Siz de garip ve de acı değil mi?