“Geleceği bağladık loto,bilet ve fala,/İşimiz kalmış gibi bir at ile üç nala,/Pabucu sele verdik,ciğerleri kartala,/Eldeki tarifeye bakıp iç çeker olduk.” Şair Şevki Akar
Mizah, bireyin ve toplumun bilgi, sanat,kültür, eğitim ve estetik yönden gelişmişlik düzeyini gösterir.Düşünen, konuşan, güldüren ve söz sanatını yücelten mizah ustaları ölümsüzdürler.
1 Nisan Şaka Günü, her yılın 1 Nisan günü kutlanır. Genelde şaka gününde insanların birbirine şaka yapması gelenek haline gelmiştir. Nisan 1 şakası hakkında farklı kültür, inanç ve dillerde efsaneler bulunmaktadır. İnsanlar ,bir gün değil her gün yerinde ve zamanında gülmeyi hayatlarına katmalılar.
1564 yılında Fransa kralı IX. Charles, yıl başlangıcını Ocak ayının 1. gününe aldı. Daha önce Avrupa’da yaygın olan yıl başlangıcı 25 Mart’tı. O zamandaki iletişim şartlarıyla Charles’in bu kararı fazla yayılmadı. Duyanlar ise protesto amaçlı eski adetlerine devam ettiler. 1 Nisan’da partiler düzenlediler. Diğerleri ise onları Nisan aptalları olarak nitelendirdiler. 1 Nisan’a “aptallar günü” adını verdiler. Bu günde herkese sürpriz hediyeler verdiler, gerçek olmayan bir nisan gününü, kültürlerinin bir parçası görerek devam ettirdiler. Oradan da bütün dünyaya bir şaka günü olarak yayıldı. Düşünme ve gülümseme amaçlandı.Hayat biraz da şakadır,gülmedir...
Karagöz oyunları, mizahı ön planda tutarak ,toplumsal konuları yansıtmakta, yönetimde yapılan yanlışlıkları, yolsuzlukları,çarpıklıkları acımadan eleştirmektedir.Karagöz oyunu doğaçlama oynatılır.Sanatçı , ustasından öğrendiği kalıplar içinde, kendi doğaçlamalarını da katarak oynar.
Dünyanın her yanında bilinen ve İnsanlar neden dört bir yana gitmekteler ? Sorusuna,” eğer hepsi aynı yöne gitselerdi dünyanın dengesi bozulurdu” diyen Nasrettin Hoca’nın türbesinin bulunduğu Akşehir’i “DÜNYA MİZAH MERKEZİ” yapmalıyız.
Kalem,Uykusuz,Penguen,Leman, Gırgır.Akbaba(1922-1977),Diken,Kirpi,Çarşaf,Aydede gibi çok sayıda mizah dergisi çıkarılmış ve düşünce hayatımıza renk katmıştır.Son yılların dergileri de gündemde. Mizah ,yasakları deler, denizleri, dağları aşar,insandan insana ulaşır,dünyayı dolaşır. İnsanlara düşünerek gülmeyi öğretir,mutluluğa ve huzura sonsuz bir kapı açar...
“Hiçbir şey senin değil,ne verildiyse avans,/Şu an yaşıyor olmak,senin için büyük bir şans.../ Takvimler değişiyor,zaman hep aynı zaman,/Yaşımız değişiyor,İnsan hep aynı insan.”F.Sezgin
-Ülkemizde ve dünyada insanlar gülmeyi unuttular. Mizahı ve şakayı şeytanlar yok ettiler, nerede bu şeytan hocam? diye Nasrettin Hoca’ya sormuşlar? Hoca: “ Aynaya bak aynaya” demiş...
Araştırmacı, yazar ve kültür adamları dostlarım Hayrettin İvgin’in hazırladığı “Derin Mitoloji” eserinde yer alan “Mitolojik vak vak ağacı” hakkında dünya genelinde yaşayan söylenceleri okuyarak gülmenizi ve Ahmet Semih Tulay’in “Ege’nin Antik Öyküleri” eserlerinde anlatılan “Agron ve Kuş olan kız Kardeşleri” efsanesini okuyarak düşünmenizi tavsiye ederim.Düşündüren ve gülümseten eserlere önem verilmelidir.Çocuklar bu konulara büyük ilgi duyarlar.
Çağımızın hastalığı sitresten kurtulmak , sağlıklı ve mutlu olmak için mizaha sarılmalıyız. Gülmeyi bilmeli ve uygulamalıyız. Güzelliği, sevgiyi,iyiliği, heyecanı, mutluluğu ve dostluğu söz sanatıyla kaynaştırarak gülümsemeyi insanlar arasında yaygın hale getirmeliyiz. Poyrazoğlu,Kırca, Devekuşu -Kabere tiyatrosu gibi gülmece ağırlıklı oyunların salonları dolar taşardı.İnsanoğlu yogunluğunu durgunluğunu ve sıkıntısını üzerinden bu oyunlarla atardı...
1 Nisanlarda ve diğer günlerde gülümsemenin insanlar için ne anlama geldiğini tartışmaya açmalıyız.
Gülmek hayat ışığıdır, sevgi ,sevinç ve umuttur.Gülen yüzde ve gönülde gül açar.
“Kuru kaşık ağıza yakışmaz,kuru söz kulağa yakışmaz.”Divanü Lügati’t -Türk’ten.
Seviyeli mizaha büyük gereksinim bulunmaktadır. Huzur, sağlık ve mutluluk için gülünüz.