Türkiye’de yerel seçimler daima genel seçimlerin bir ön provası olarak görülür. 31 Mart yerel seçimleri de bu açıdan hem iktidar hem de muhalefet partileri açısından büyük bir önem arz ediyor. Önümüzdeki yerel seçimin sonucunu belirleyen temel faktör ne olacak? sorusuna dair çok çeşitli fikirler ortaya konulabilse de kanaatimce 31 Mart yerel seçimlerinin sonucunu tayin eden temel dinamik ekonomi olacak. Türkiye ekim ayından itibaren yüzde 25’e ulaşan tüketici enflasyonu ve yüzde 12’e ulaşan işsizlik sorunu ile karşı karşıya kalmış durumda. Türkiye ekonomisi kasım ayından itibaren yüksek enflasyon ve ekonomik daralmanın eşlik edeceği ve ekonomik literatürde adına stagflasyon denen sürece girmiş gözüküyor. 2019 yılı boyunca ekonominin giderek daralacağını öngören ekonomistler ve uluslar arası ekonomik kuruluşlar Türkiye’nin ekonomik alanda kendisine gerçekçi bir çözüm yolu bulmadıkça ekonomik sorunların derinleşerek süreceği noktasında hemfikirler. Halkın yerel seçimlere doğru giderken ne düşündüğüne dair fikir edinmemizi sağlayabilecek olan son anket çalışmasını ise metropol araştırma şirketi yayınladı. Ankette “Türkiye’nin en önemli sorunu nedir” sorusuna ankete katılanların yüzde 54,6’sı ekonomi olarak cevap verirken ikinci sırada en önemli sorun olarak yüzde 13,4’ile işsizlik görülüyor. Ankete katılanların yüzde 63.3’ü refah düzeylerinin kötüleştiğini belirtirken geçim şartlarının iyileştiğini düşünenlerin sayısı yüzde 12.1’de kalıyor. Ak parti seçmenleri arasında refah seviyesinin düştüğünü söyleyenlerin oranı yüzde 42.2’ye ulaşıyor. “Hükümetin enflasyonla mücadelesini başarılı buluyor musunuz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 45.8’i başarılı bulmadığını belirtiyor. Enflasyonla mücadeleyi başarılı bulanların oranı ise yüzde 29.8’de kalıyor. Ak partiye oy verdiğini belirten seçmenin yüzde 74.4’ü giderinin arttığını belirtiyor. Ak parti seçmenleri arasında gelir kaybı yaşadığını belirtenlerin oranı yüzde 45.3’e ulaşıyor. “Son altı ayda gelir kaybı yaşadınız mı?” sorusuna ankete katılanların yüzde 59.8’i evet derken yüzde 40.2’si ise yaşamadığını belirtiyor. Görüldüğü üzere anket sonuçlarının da çok açık bir biçimde ortaya koyduğu üzere halk ekonomik gidişattan umutlu değil. Ekonomik gidişattan umutlu olmayan seçmenlerin yerel seçimlerde nasıl bir yol izleyeceği ise en çok sorgulanması gereken konuyu oluşturuyor. Kanaatimce seçmen önümüzdeki yerel seçimde ekonomik gidişattan duyduğu kaygıyı sandığa yansıtacaktır. Özellikle sanayileşmiş büyük metropollerde yaşayan seçmen ekonomik kaygılarını çok daha açık bir biçimde sandığa yansıtacaktır. Bu açıdan başta İstanbul olmak üzere nüfusu 1 milyonu geçen 14 şehirdeki seçmen yerel seçimin sonucunu belirleme potansiyeline sahip gözüküyor. İktidar yerel seçimlere doğru seçmenin ekonomik açıdan rahatlamasını sağlayacak bir takım tedbirler alacaktır fakat bu geçici tedbirler seçmenlerin oy verme davranışını ne derece etkileyeceği son derece muğlak gözüküyor. 2009 yerel seçimlerinde iktidar partisi olan Ak Parti’nin oylarının ekonomik daralma sebebiyle yüzde 38’e düştüğünü öngördüğümüzde ekonominin Türk seçmeni açısından ne derece önemli bir faktör olduğunu başta iktidar partisi olmak üzere tüm partiler düşünmek ve yol haritalarını ona göre yapmak zorundalar.