Nasreddin Hoca bir gün yolda giderken bir adamla karşılaşmış. Adamla sohbet etmeye başlamışlar. Bir saat havadan sudan konuştuktan sonra Hoca:
- Kusura bakma arkadaş. Ben seni tanıyamadım, adın neydi?, diye sormuş.
Adamcağız çok şaşırmış:
- Madem beni tanımadın, neden benimle bir saattir sohbet ediyorsun?, demiş.
Nasreddin Hoca:
- Kıyafetlerin benimkine çok benziyordu. Ben de seni ben sandım, demiş.
* * *
Nasrettin Hoca fıkrasını aratmayan olaylar yaşıyoruz seçim atmosferinde.
Rol kesenle gönül kazanan arasındaki fark, inanın çalışanla çalışmayan arasındaki farktan büyük.
Çalışan mı, gönül kazanan mı diye soruyorum!
Çalışmalı ama gönül de kazanmalı ise yanıtınız, doğru yoldasınız.
Ama çalışıyor, çalışırken yaptıklarından fazlasını yıkıyorsa; asık surat, doğruyu yalan gibi sunma, her türlü illegal yol-yordam, millet malına halel getirme, her türlü kaçak-göçek iş…
Tüm bunların yanına serpiştirilmiş projeler.
Belediye başkan adayları profillerine bakıyorum, makyajlı sunumlar, afili sözler, bol vaat ve şirinliklerle dolu halk pozları gırla.
Algısal operasyonda her yol mübah!
Algıların savaştığı bir dünyadan bahsediyorum, Yozgat’tan ilçelere oradan beldelere…
Özellikle seçim atmosferinde ciddi algı savaşları arasında abandone olmuş insan beyinleri doğruyu seçmeye çalışıyor.
Algı; acaba kazandıran mıdır kaybettiren mi?
Algı, rüzgara karşı yürümeye, rüzgara karşı (affedersiniz) tükürmeye benzer. Doğru zamanı oluşturamazsanız gelir sizi bulur en çirkin hali.
Geri teper, nefes keser!
Şu sıra algılar üzerinden bir yarış halinde başkan adayları.
Gerçekler üzerinden algı çalışması yapanlarla gerçek dışı algıların çatıştığı platformda acaba algılar üzerinden mi kazanılacak?
ALGILAR VE SİYASET: SEÇİM ATMOSFERİNE YASIMASI
Günümüzde, siyaset arenasında algı yönetimi, seçim stratejilerinin merkezinde alırken, adeta bir sanat formuna dönüştü. Nasreddin Hoca'nın hikayesindeki gibi, algıların ne kadar güçlü ve bazen de yanıltıcı olabileceği, seçim süreçlerinde de kendini gösteriyor kıymetli dostlar. Seçim atmosferinde yaşanan algı savaşlarını, siyasi kampanyaların nasıl algı operasyonlarına dönüştüğünü ve bunun seçmenler üzerindeki etkilerine bir mercek tutalım istedim Yozgat özelinde.
ALGILARIN GÜCÜ VE SİYASET
Algı, bireyin dış dünyadan aldığı bilgileri işleyip anlamlandırma süreci aslına bakarsanız. Siyasette ise algı, seçmenlerin adayları ve partileri değerlendirme biçimini etkileyen bir faktör. Seçim dönemleri, adayların kendilerini olumlu bir şekilde sunmaya çalıştıkları, karşıt görüşleri ise olumsuz olarak göstermeye çalıştıkları bir algı savaşına sahne olur.
Seçim kampanyaları sırasında adaylar ve partiler, çeşitli iletişim stratejileri ve medya araçları kullanarak algı yönetimi oluştururlar. Makyajlı sunumlar, afili sözler, bol vaatler ve halka yönelik şirinliklerle dolu pozlar, algısal operasyonların bir parçası oluverir. Adaylar, kendilerini halkın gözünde en iyi şekilde konumlandırmaya çalışırken, rakiplerinin zayıf yönlerini vurgulamaya yönelik hamlelerde bulunurlar.
GERÇEKLER VE ALGILAR ARASINDAKİ ÇATIŞMA
Seçim atmosferinde, gerçekler bazen algıların gölgesinde kalır. Gerçekler üzerinden algı çalışması yapanlarla, gerçek dışı algıları yaymaya çalışanların mücadelesi, seçmenlerin karar verme sürecini zorlaştırır. Bu durum, seçmenlerin kimin gerçekten çalışkan veya gönül kazanan bir aday olduğunu ayırt etmesini güçleştirir.
Algı yönetiminin başarılı olup olmadığı, seçmenlerin nasıl tepki vereceğine de bağlı. Doğru zamanda, doğru algıyı oluşturabilen adaylar, seçmen desteğini artırabilir. Ancak, geri tepen algı operasyonları, adayların itibarına zarar verdiği gibi seçmen güvenini sarsar. Algılar, rüzgara karşı yürümek kadar riskli bir strateji olabileceği gibi; yanlış hesaplanmış bir adım, beklenmedik sonuçlara yol açar.
Şimdi bakıyorum da, algıları ile koyun koyuna gezenler vatandaşla iç içe zannediyor ahvalini.
Ne kadar sahte, ne kadar aldatmacı, ne kadar yalanlarla dolu bir dünyada çırpındıklarının farkında değiller.
Vatandaş yani seçmen kitlesi ne yapıyor bu durumda, algıya algıyla yanıt veriyor ta ki sandık başına gidinceye kadar.