Ankara'da Yozgatlı olmanın yolu 'İyi bir Ankaralı olmak'tan geçiyor!
Acizane son 3 yılda Ankara serüvenimizde böyle bir gerçek çıktı karşıma. Tespit, teşhis ya da ortaya çıkan tablonun son hali diye bilirsiniz.
Ankara'da Yozgatlı olmak; bir milyon Yozgatlı olmakla övünmek midir?
Ya da Ankara'da Yozgatlı olmak, bir milyon Yozgatlı'nın görünmeyen, duyulmayan, etkisiz duruşu mudur?
Dün ki sohbetimizde Yozgatlı Dernekler Federasyonu Başkanı Avukat Selçuk Bağcı'nın konuşması ile son noktayı koymuştuk.
Ne diyor Bağcı;
- Bizler burada yöneticiyiz. 3 yıllığına seçildik. 3 yıl sonra bayrağı bir başka hemşehrimize gönül rahatlığı ile teslim ederiz. Buranın gerçek ve daimi sahipleri derneklerimiz, delegelerimiz ve hemşehrilerimizdir. Tabiri caizse bu mal sizin. Sizlerden ricam malınızın değerini düşürmeyin. Bu malın değeri bir lira ise neden bir lira olduğunu burada konuşup tartışalım. Ancak dışarı çıktığımızda bu malın değeri 3 lira 5 lira olsun. Federasyonu ancak bu şekilde ve zihniyetle cazibe merkezi haline getiririz.
Bir milyon Yozgatlı'yı 'yok hükmünde gören bir Ankara' var karışımızda.
Ya da tam tersi kendi mevcudiyetini, varlığını, nüfusunu ve nüfuzunu Ankara'da görmeyen-göremeyen Yozgatlı!
İki gerçek de maalesef şuan bulunduğumuz ahvali özetliyor.
Hemen bir detay daha verelim Sayın Bağcı'nın ifadelerinden:
- Birilerinin önünde el pençe divan durmayan, gerektiğinde dik duran bir federasyon başkanı istiyorsanız bize destek vermek zorundasınız. Gerektiğinde masaya yumruğumuzu vuracaksak sizden aldığımız güç ve destek sayesinde bunu yapabiliriz. Diğer türlü masaya yumruğumuzu vurduğumuzda kalırız.
Altın değerinde sözler, ifadeler.
Bu sözlerin, icraata dönüşmesinin bazı yolları var ve Sayın Bağcı, ekibi ile bu işin formülünü çözmüş.
Demokrat Dernekler Federasyonunun kıymetli başkanı Sayın Mesut Ayvazoğlu ile Başkentteki Yozgatlılar Federasyonu Başkanı Mesut Kaya'nın da bu anlamda oluşacak güç birliğine pozitif katkı sağlayacaklarına şüphem. Dışarıdaki Yozgatlılığın da Ankara'nın bu iradesinde bir araya geleceğinden şüphem yok!
Bu anlamda Sayın Selçuk Bağcı'nın geniş bir yelpazede tüm Yozgatlılar'ı (Ayrılıkları, gayrılıklar, dedikoduları, negatif söylemleri, enerji düşüren çehreleri dikkate almadan) kucaklaması ve bununla beraber değerlerimize sahip çıkabilme adına 'Vefa hareketi' başlatması bir gazeteci, öncesinde Yozgatlı Tarık Yılmaz olarak beklentim.
Ankara'da Yozgatlı olmak, önce Ankara'da Ankaralı olmakla başlıyor.
Belki de yıllarca keşfedilmesi gereken en önemli tılsım buydu. Bu hakikat temelinde atılacak adımlar, hem Yozgatlılar'ın kendi içinde hem de Ankara kamuoyunda karşılık bulacaktır.
Ankara, artık Yozgatlılar'a gurbet olmanın çok ötesinde.
Bize gurbet olmayan bir diyarda bizi yok saymadan, bizle birlikte, bize göre bir dünyada güçlü birlikteliklerle Ankara'ya biz buradayız, biz buranın hakikati, biz buranın gerçeğiyiz diye bilmek zor olmasa gerek.
Biz de Çamlık Medya (Çamlık Ankara Gazetesi) olarak bu iradeyi Yozgatlılar adına kendimizde buluyorsak emin olun bu durum sizlerin varlığı ile hayat buluyor.
Bu güne kadar parçalanarak çoğalamayacağımızı gördük, bundan sonra bütünleşerek büyüyeceğimizin farkına varma zamanı.
Artık Ankara'da Yozgat zamanı!
Çok mu abarttım, bence geç bile kalınmış bir slogan değil mi?