Dün Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Yozgat’a gelişinin yıl dönümüydü. Yozgat Cumhuriyet Meydanı’nda il protokolünün katılımıyla tören düzenlendi. Atatürk Anıtı’na çelenk bırakıldı. Saygılar sunuldu. Biri 1924, diğeri ise 1934 yılında olmak üzere Atatürk Yozgat’a iki defa gelmiş. Yozgat halkı büyük sevgi seli göstererek karşılamış büyük Ata’yı. Tabi Atatürk deyince akıllara hemen ‘Cezalı şehir Yozgat’ başlıklı şehir efsanesi gelir. Çapanoğlu isyanından dolayı Atatürk Yozgat’a 50 yıl yatırım yapılmama cezası vermiş. Yozgat’ın diğer illerden geri kalma sebebi buymuş. Bu efsane dolanır gider.. Şapkamızı önümüze alıp düşünelim. Koskoca bir milleti kurtarma derdi olan bir insan, kendi ülkesinde bir şehrine yatırım yapılmama cezası verir mi? Akla mantığa sığmıyor ki zaten ceza diye bir şey de yok ortalıkta.
Hatta Atatürk Yozgatlılar’dan Yozgat’ın ‘yüksek ve asil halkı’ diye bahseder. Atatürk’ün Yozgat’a gelişinde şöyle bir olay gerçekleşir;
“Korkunç bir kış günü Atatürk sabaha karşı şu emri verdi: “”Bu kışta kıyamette memleketin ne halde olduğunu görmek istiyorum. Otomobiller gezmeye çıkacağız.”
O sene kış o derece şiddetliydi ki, yollardan değil otomobillerin kurtların dahi geçmesi zordu. Buna rağmen , Kırşehir istikametinde yola çıkıldı. Yoldan bin bir güçlükle hatta, Atatürk’ün otomobilinin batığa saplanması ve bizzat bir ara kendisinin bile itmeye mecbur kalması durumuyla ilerliyorlardı. Sonunda, zorluklar içerisinde Kırşehir’e varıldı. Şehrin kapısında Vali Bey, frakını ve silindir şapkasını giymiş bir şekilde Atatürk’ü karşılıyor. Atatürk, Vali Bey, bu kıyafet nereden icap etti” diyor. Vali, “Efendim, yol ve erkan” diye söze başlayacak oluyor. Atatürk, hemen sözünü kesiyor, “Bilmek lazım olan bu yol değildir. Bizim geldiğimiz yoldur” diyor. Atatürk Kırşehir’den Yozgat’a gelirken daha vilayet hududunda Vali Bekir Sami, yol açma ekipleriyle Ata’yı karşılayınca, Ata’nın ilk hükmü şu oluyor: “İşte , yol bilen vali böyle olur”
2 Şubat 1934 günü Yerköy İstasyonunda geceyi geçiren Atatürk, resmi bir karşılama yapılmamasını tebliğ etmesine rağmen Yozgat Halkı, hazırlanıp bir heyet olarak şehrin namına Yerköy’e gitmiştir. Yerköy’den hareket edildiğini işiten Yozgat’lılar şehir hudutlarının çok ilerisinde Ata’yı karşılamaya çıkmışlardır. Ata, Sarayköy’den geçerek 3 Şubat 1934 Cumartesi günü saat 16.20’de şehre girmiştir. Heyecanla bekleşen halkın coşkun alkış tufanı “Yaşa, Varol” çığlıkları içinde Ata, otomobilinden inmiştir. Akşam karanlığı basmasına rağmen halk soğuk ve karlı havada Atatürk'ü bir daha görmek için Vilayet Konağı’nın etrafından ayrılmamıştır.
Yozgat Halkı asil sevgilerini göstermek, amacıyla gece muazzam bir bir fener alayı tertip etmiştir. Beli bükük yaşlılardan, levent yapılı gençlere kadar halkın bir sel gibi aktığı bu olay, önde Halkevi bandosu eşliğinde ve tezahüratla Vali Konağı’nın önüne gelince, bu sınırsız heyecana karşılık Atatürk; “Çok mütehassıs oldum. İçimden cidden tatlı sevincin heyecanı var. Yozgat’ın yüksek ve asil halkına teşekkür eder, istirahatları dilerim” demişler, fener alayındakilerin coşkun heyecanı sonunda Atatürk, “Yozgat’ta bariz bir canlılık var. Ne güzel samimiyet ve heyecan gösterildi. İfadesinde bulunmuşlardır.
Atatürk bu esnada Vali Bekir Sami Bey’e de: “Geçmişteki hizmetlerinizi bilirim. Bugünkü faaliyetlerimizin verimli neticelerini yerinde gözümle gördüm. Teşekkür ederim. Arzu ederim ki, Bekir Sami yanına bütün bu havalinin öz Türklerince “Şahika” manasında olan “Baran” soyadını alasınız. Size yakışan da budur” demişlerdir.
Atatürk, vilayet hakkında bilgi aldıktan sonra Vali’ye: “Hükümet merkezinin yanı başında havası ve suyu ile bedii manzara ve tarihi harabeleriyle, faydalı kaplıcalarıyla mühim bir şehir olan Yozgat’ımızın imar yolunda ilerlemesinin her şeyden önce Yerköy - Yozgat yolunu asfalt yapılmasını, Çamlığın dışarıdan ziyaretçi celbedecek bir hale getirilmesi için ihtiyaca kafi binalar yaptırılmasını ve Çamlıkta kendilerinin de bir köşk yaptırmak istediklerini, kaplıcaların medeni ve asri ihtiyaçlara göre ıslahını” emir ve işaret buyurmuşlardır.
Halkın, kendisinden ayrılmış acılarını hisseden Atatürk, “tekrar gelir sizlerle daha çok konuşurum. Hele güzel Çamlığımızda mutlaka kalmak isterim” diye Yozgat’lıların gönlünü almışlardır.” Şuhu şad olsun…