Üç aylar içerisinde ilerlediğimiz şu günlerde ebedi hayata iman etmiş bir müslümanın; tevbe, istiğfar başta olmak üzere dua, nafile yani sünnet olan ibadetler ve oruçlarla arınma ve manen dirilme süreci içerisinde olması beklenir. Zira peygamber efendimiz (s.a.v) de yüce kitabımız Kur’an-ı Kerimin dünyayı teşrifinin habercisi olan bu aylarda hazırlığın bu şekilde yapılmasını tavsiye etmiş ve kendisi de böyle değerlendirmişti. Çünkü Kur’an yeryüzü ile beraber iman ehlinin kalplerine de Ramazan ayında inmeye başlamış ve bu durum kur’ana muhatap müminler için kıyamete kadar da böyle devam edecektir.
Bu çerçeve de kitabımız insanlığa, mutlak dönüş yapacağı Rabbine doğru koşmasını tavsiye etmiş; “Ey insanlar Rabbinize doğru koşun”(Zariyat/50) çağrısını yapmıştır. Ona doğru ilerleyişin de “ Allah’ a ibadete koşun” (Cuma,9) emri ile ibadet ve “Rabbinizin af ve bağışlamasına koşun” ( Ali İmran/ 133) çağrısı ile de tevbe ve istiğfarla mümkün olacağını öğütlemiştir.
Çünkü böyle zamanlar iyi amellere karşılığın kat kat verildiği/ verileceği, değerlendirebilenler için mükafat yönüyle adeta sıkıştırılıp daraltılmış zamanlardır. Bu tıpkı belli bir mesafenin; yürüyerek çok uzun zamanda, çağın en hızlı teknolojik ulaşım araçları ile de çok kısa zamanda katedilmesi gibi bir durumdur. İnsanlığın Rabbine doğru yaptığı bu kadim yolculukta O’na ulaşmak için tavsiye edilen en etkin ulaşım araçları da; Hazreti Adem (a.s)’dan bu güne, bu günden kıyamete kadar, önce Allah’a iman ve onun akabinde yapılan ibadet ve Salih ameller olagelmiştir. Bu mevsimde öncelikle yapılması beklenen Salih ameller, zekat ve sadakalar başta olmak üzere, bizden başkalarına yönelecek her türlü yardım ve desteklerdir. Bakınız
Rasûlullah (sav) efendimiz bu konu da şöyle buyurmuşlardır: “Sadaka sahibinin elinden çıkınca, ihtiyaç sahibinin eline varmadan önce döner sahibine şöyle seslenir: 1- Az idim beni çoğalttın, 2-Küçüktüm beni büyüttün, 3-Sana düşman idim beni kendine dost ettin,4- Fani yani dünyada kalacaktım beni ebedi yaptın, 5-Daha önce sen beni korur idin şimdi ise ben senin koruyucun oldum.” (İbn Kesîr, Tefsir, III, 224)
Bu zamanlar aynı zamanda; gaflet uykusundan uyanarak silkelenip muhasebe yapmak ve hastalanmış ruhlarımızı diriltip canlandırmak için birer fırsat dilimleridir. Ömrünün son deminde iman edip müslüman olduğu ifade edilen Rus mütefekkir ve yazar Tolstoy bu konu da şöyle bir tespit yapmıştır: “İnsanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir.” Bu sebeple Ramazan ayında kalplerimizi Kur’anla buluşturup aydınlatabilmek için öncesinde, uyandırarak ameliyata hazır hale getirmemiz gerekir. Ne mutlu Ramazan-ı Şerifi uyanık karşılayıp, onu gereği gibi misafir edenlere. Yüce kitabımızı kalp ve gönül dünyasıyla buluşturup hayatına tatbik ederek, onunla yolunu aydınlatanlara.
Ali Gülden / Yozgat İl Müftüsü9) emri ile ibadet ve وسارعوا الي مغفرة من ربكم ( Rabbinizin af ve bağışlamasına koşun ; Ali İmran/ 133) çağrısı ile de tevbe ve istiğfarla mümkün olacağını öğütlemiştir.
Çünkü böyle zamanlar iyi amellere karşılığın kat kat verildiği/ verileceği, değerlendirebilenler için mükafat yönüyle adeta sıkıştırılıp daraltılmış zamanlardır. Bu tıpkı belli bir mesafenin; yürüyerek çok uzun zamanda, çağın en hızlı teknolojik ulaşım araçları ile de çok kısa zamanda katedilmesi gibi bir durumdur. İnsanlığın Rabbine doğru yaptığı bu kadim yolculukta O’na ulaşmak için tavsiye edilen en etkin ulaşım araçları da; Hazreti Adem (a.s)’dan bu güne, bu günden kıyamete kadar, önce Allah’a iman ve onun akabinde yapılan ibadet ve Salih ameller olagelmiştir. Bu mevsimde öncelikle yapılması beklenen Salih ameller, zekat ve sadakalar başta olmak üzere, bizden başkalarına yönelecek her türlü yardım ve desteklerdir. Bakınız
Rasûlullah (sav) efendimiz bu konu da şöyle buyurmuşlardır: “Sadaka sahibinin elinden çıkınca, ihtiyaç sahibinin eline varmadan önce döner sahibine şöyle seslenir: 1- Az idim beni çoğalttın, 2-Küçüktüm beni büyüttün, 3-Sana düşman idim beni kendine dost ettin,4- Fani yani dünyada kalacaktım beni ebedi yaptın, 5-Daha önce sen beni korur idin şimdi ise ben senin koruyucun oldum.” (İbn Kesîr, Tefsir, III, 224)
Bu zamanlar aynı zamanda; gaflet uykusundan uyanarak silkelenip muhasebe yapmak ve hastalanmış ruhlarımızı diriltip canlandırmak için birer fırsat dilimleridir. Ömrünün son deminde iman edip müslüman olduğu ifade edilen Rus mütefekkir ve yazar Tolstoy bu konu da şöyle bir tespit yapmıştır: “İnsanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir.” Bu sebeple Ramazan ayında kalplerimizi Kur’anla buluşturup aydınlatabilmek için öncesinde, uyandırarak ameliyata hazır hale getirmemiz gerekir. Ne mutlu Ramazan-ı Şerifi uyanık karşılayıp, onu gereği gibi misafir edenlere. Yüce kitabımızı kalp ve gönül dünyasıyla buluşturup hayatına tatbik ederek, onunla yolunu aydınlatanlara.