YOZGATLI HANIMLAR CEMİYETİNİN 1915 TE TOPLADIKLARI YARDIMLAR VE

MÜDAFAAİ MİLLİYE TEŞKİLATI

Yozgatlı Hanımlar Cemiyeti tarafından toplanan İki bin sekizyüz altmış yedi kuruş ve 91 adet çeşitli altın zinet eşyası Hilâl-i Ahmer yardımı olarak elden o günkü Belediye Başkanı Ahmet efendiye  teslim edilmiş.

Ayrıca Yozgatlı Hanımlar tarafından dikilen ve örülen don,  gömlek,  eldiven ve peşkirler  ve yine yozgatlılar tarafindan toplanan aşagıda cins ve adetleŕi belirtilen diğer yardımlar Yozgat Müdafaai Milliye Teşkilatı tarafindan erzak sevkiyat memuru Yüzbaşı Ahmet efendiye teslim edilmiş.

TESLİM EDILENLER

1128 don

1122 gömlek

1758 çift çorap

896   çift eldiven

16     peşkir

191   koyun derisi

63     tiftik keçisi derisi

91     kara keçi derisi

88     sığır cildi

269   çift çarık

28  teneke kavurma 221 kıyye ( yaklaşık 285 kilo)

1915 YILINDA YOZGAT TÜRK OCAĞI KURUCU TEŞEBBÜS HEYETİ

Yozgat gazetesinin 25 Ağustos 1915 tarihli sayısında Türk Ocağı başlıklı yazı aynen şöyle:

Memleketimizde Türklerin iktisadi, ilmi seviyelerini yükseltmek maksadıyla                   

M. SUNGURTEKİN LÜTFİ,  FAZLI DOĞAN,   H. GÜNDOĞDU beylerin teşebbüsü ile Hükümetten müsade istihsal edilerek Dava Vekili HAMDİ ve Kayseri Darulmuallimin Ulumü Tabiiye muallimi FAZLI ve Darulmuallimini âliye müdavimlerinden MÜCTEBA efendilerden mürekkep bir heyet-i idare teşkil edilerek bu günden itibaren gayelerini temine çalışmaya başlamışlardır. Muvaffakiyetler temenni ederiz.

 RESM-İ KÜŞAD VE İHTİFAL-İ AZÎM

     Geçen cuma günü memlekette bir fevkaladelik görünüyordu. Bu herkeste bizim gibi görünüyor muydu bilemiyoruz.

     Memleketi bize böyle gösteren bizim hissimizdir.

Zira biz memlekette umumi bir sevgi ve birlik arıyorduk. Bunu temin edecek millî, her guna emel-i gayri meşrumdan berî, temini şeref ve servet ve icrayı garaz ve haset fikirlerden ârî bir müessese arzu ediyor idik.

       Bir gün evvel  matbaamız namına gelen bir davetname intizar ettiğimiz( beklediğimiz) müessesenin Cuma günü Resm-i küşadı icra olunacağını bize ihtar etti.  Bu davetnamede Yozgat’ta teessüs eden (kurulan) Türk ocağının bir ihtifal-i azim ile icra olunacağı tebeşir olunuyordu (müjdeleniyordu) Bu beşaretin (müjde) kalbimizde hasıl ettiği derin sevinçlerle geceyi geçirdik. Artık diyorduk ki bizde de terakkiyat-ı akvama sebebi mahz olan (milletlerin gelişmesine yegane sebep) hubbu dîni ve millî hisler uyanıyor. Türkler, hemdinleriyle (aynı dine inananlar) birlikte semayı terakki ve tealîye

  (İlerleme ve yükselme) doğru pervaz ediyor. Zira beşerin şuunatı (işleri) tetkik edilince her kavmin hubbu dînî ve millî sebebiyle terakki etmiş olduğu anlaşılıyor.

     Evet biz bu sevinçlerle sabahı idrak ettiğimiz vakit Yozgat’ta bir fevkaladelik görüyorduk.

     Saat altıda muharririmiz diğerleriyle beraber ihtifal-i millide bulunmak üzere Türk ocağına yönelmiştir.

    Ocakta bilumum memurin ve eşraf-ı memleket ve ahali-i saire içtima etmiş, yani bütün Türk kardeşler, aynı zamanda bütün müslümanlar birleşmişti.

     İhtifal başladı. Ocağın Türk kalbi gibi küçük fakat büyük âmâl ve efkâra (emeller ve fikirler) cevelangah olan (kaynak) sofasında temevvüc eden ay ve yıldızlı mukaddes al bayrağın sayesinde (gölge) Türk Ocağı Yozgat şubesi müessislerinden (kurucu) Hasan bey iltica etti. Türk ocağının maksadını huzzara ( orada hazır olanlar) bütün şümulüyle anlattı.

      Türk ocağı bu devleti tesis ile altıyüz seneden beri Alem-i İslamı himaye ve muhafaza eden Türklerin her suretle terakki ve tealisine, eski kudret, eski satvetini iade için milli, dini mefkurelerini ikaz ve tetimmeye (tamamlamaya) çalışacak. Türkler ve Türklerle kürre-i arzda bulunan bilumum müslümanlar arasında uhuvvet ve muhadesat-ı mefruza-i diniyyenin  (kardeşlik ve dini bir fariza olan ilişkiler) teminine mesai-i mütemadiyede (aralıksız çalışacak) bulunacak bir müessese olduğunu izah etti.

    Türk ocağı İttihat ve Terakki Cemiyet-i muhteremsinin ve hükümet-i mukaddesemizin zir-i himayetinde (himayesi altında) perverde olduğu ve bu sayede gaye-i âmâlini temine muvaffak olacağını,  yani vatanımızda bütün âmâlin bir olduğunu, senlik benlik, ayrılık olmadığını, menafii (menfaatleri) bir olan milletin de bir olması lazım geleceğini tasvir ve tebyin (açıklama) etti

    Müteakiben Mekteb-i Sultani muallimlerinden Atâ Şükrü bey bu mealde parlak bir Nutuk irat ettikten sonra Mekteb-i mezkur talebesinden Recai efendi (ey Türk uyan) manzumesini pek muhrik bir Seda ile terennüm etti.

     Huzzarın hissiyatı bu suretle bir hal-i galeyana geldiği sırada  Tunus ulemasından Bahri Muhammed Tevfik efendi hazretleri tarafından dînî ve millî bir mev’iza irad olunarak; böyle umumi birlikleri ve sevgi ile Türklerin esbab-ı terakki ve tealisini (ilerleme ve yükselme sebepleri) temine çalışmak alem-i İslamda terakkiye hadim olacağını  VE ARAP MUKADDESATININ, KÜRT MUKADDESATININ TÜRK MUKADDESATINA TABİ OLDUĞUNU,ZİRA DİNDEKİ BİRLİĞİN BUNU MUCİP (gerektirdiği) olduğunu dini bir lisanla ifham(anlatmış) edilmiş ve bunu müteakıben Mekteb-i Sultani talebesi hep bir ağızdan Rumeli manzumesini tegannisi ile huzzara göz yaşları döktürerek ihtifale hitam verilmiştir.

Artık herkes bu milletin terakki ve tealisine irade-ilâhiyenin taalluk eylemiş olduğuna mutmain olarak dağılıyordu

1 Eylül 1915

Yozgat gazetesi 

DEVAMI YARIN