Suç mu, sorusu ile başlamak istiyorum!
Devlet kavramını ya anlamıyor ya da yanlış anlıyoruz. En önemlisi ise devletsiz milletlerin ahvalinden, mazlumlara kucak açan bir ülke olarak ibret almıyor, almak istemiyoruz.
Devletsiz olmak, kötü dahi olsak, eksikleri ile de olsa bir devlete sahip olmak.
Bu kavramların manasını bu gün pek çok ülke yaşayarak, en acı imtihanla öğreniyor.
Ülkemizden uzak olması dileğiyle sokaklardan medet uman, protesto gösterilerini ve hükümet istifa sözlerini sadece siyasi bir argüman üzerinden yaptıklarını zannedenlere sözüm.
Bu tür organizasyonların arkasında ülkemizde genellikle karanlık güruhlar oluyor.
Demokratik bir sokak buluşmasından ziyade sokak darbesine dönüşmesi hevesi ile bir hareket gerçekleştiriliyor ki- önceki akşam İstanbul ve Ankara’daki eylemler de bu minvalde gerçekleşti.
Garip olanı da şudur ki, eylemlerin zihin altında yatan hakikat de budur!
Şimdi, böylesine karanlık odalardan, mağaralardan, inlerden doğmuş bir sözde protesto ama gerçekte sokak darbesi zihniyeti karşısında devletin yanında olmak AK Partili olmak mıdır, Devletin yanında olmak mıdır?
Ya da devletin yanında olmak siyasi taraf olmak mıdır?
İçinde bulunduğumuz süreç ile 15 Temmuz’da üzerimize yürütülen tanklar,
Ya da 28 Şubat, 12 Eylül, Muhtıralar…
Adına her ne derseniz deyin, o karanlık senaryo arasında ne fark var?
Bir şekilde zafiyet görsün BATI denilen karanlık cephe, anında çakallar gibi çöküyor ülkemin üzerine. Ve darbeyi en yaralı bölgeden vuruyor.
Vurdukça vuruyor, vurdukça acıtmaya çalışıyor!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu ülkenin yönetiminden gitsin de nasıl giderse gitsin iç beklentisinde olan o kadar çok cephe var ki!
Ne acı değil mi?
Değişmeyecek, tarihte de yaşadık bu gün de yarın da yaşayacağız.
Sadece diyeceğim şudur, ekonomi iyi yönetilmiyor, milli üretim modeli geliştirilemedi, sürece hakim olunmadı, çatlaklar, patlaklar, yanlış kararlar var diyebilirsiniz!
Ki, bunların büyük bölümünde hem fikir de olabiliriz.
Meseleye devlet, millet, ülke ve yarınlar meselesi temelinde bakabilmektir asıl olan.
Siyasi iktidarı geleceği yer de sandık, gideceği yerde.
Siyasi partiler gelir geçer, baki olan, hakiki olan devlettir.
Bunu bilir bunu söylerim.
Onun dışında ortaya konulan, özellikle sokaklar üzerinden yürütülen her türlü hareket devlete direk saldırıdır ki, burada asıl olan devletin yanında olabilmektir.