Yine bir haftalık değerlendirme yaparak başlayalım sohbetimize olmaz mı?
Hem ülkemizin bizi bağlayan gelişmeleri hem de Yozgat özelinden gündeme mercek tutalım.
Mesela Yozgat sokakları, yaşam tarzımız ve ülke siyasetini aynı eksende birleştiren dizi dizi olmuş hayatımıza bakalım.
DİZİLERİ ARATMAYAN YAŞANTIMIZ!
Elbette ki herkesin yaşantısı kendine, bizimkisi sözlü de olsa bir müdahale değil, güzel örneklerin çoğalması adına olumsuz gösterimlere dikkat çekmek.
Bir yanda insanlar yaşanan küresel ekonomik dalgalanmalarla mücadele ederken diğer taraftan dizi dizi yaşantılar çıkıyor karşımıza.
Dizilerdeki entrikalı senaryoların yaşandığı gösterişli yaşantılar sokağa da sirayet ediyor.
Evvela giyim tarzı ile başlayan; gösteriş, kullanılan eşyalara, tercih edilen mekanlara, gündelik yaşantının büyük bölümüne kadar sirayet ediyor.
Aslında o dizilerde rol alan oyuncuların dahi yaşayamadığı hayatları bizler Yozgat gibi Anadolu kentlerinde taklit etmeye çalışıyoruz.
Bardağı 50 lira olmuş markalı kahve içmekten tutun da, farklı cinsten insanlarla kurulan dizi türünden ilişkilere kadar o kadar çok olumsuz örnek var ki yaşantımızda.
Aslında yaşanması zor bir hayali dünyayı insanımıza dikte eden dizilere, bir de saçmalardan seçmeler türünden gündüz programları ekleniyor.
Çarpık ilişkiler ve insanımın özel hayatının ekranlarda konuşulduğu ruh dünyası bozuk yapımlara pür dikkat kesilmiş durumdayız.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu hangi gerekçe ile bu tür yayınlara müsamaha gösteriyor anlam veremiyorum. Sözde muhafazakar TV kanalları dahil, tüm medya organlarında akıllara durgunluk verecek yayınlara müptela olmuşuz vesselam.
Yazık, o ekranlarda koruyamadığımız ailemize ve hayatımıza yazık.
EKRANLARDA YAŞANAN SİYASET
Bir sosyal medya yasası çıkmak üzere. Dezenformasyonla mücadele adına önemli ama eksikleri olan yasanın akıbetini önümüzdeki günlerde daha net göreceğiz.
Siyaset, bu dezenformasyonun neresinde?
Halkın gözüne girmek, oy oranını artırmak, çalışkanlık emaresini cümle aleme duyurmak adına hem sosyal medya hem de farklı yayın organları aracılığı ile canhıraş bir mücadele içinde siyaset.
En mahrem dünyaların paylaşıldığı ekranlar siyasetin de birinci tercihi olmuş durumda.
Sosyal medyayı geniş kitlelere ulaşma aracı olarak kullanan siyaset, her şeye rağmen ciddi seçmen kitlesinin sosyal medyadan uzak olduğunu bilmiyor!
Evet evet…
18-30 yaş arası grubun yüzde 80-90’lık kısmı sosyal medyada siyaseti zaten gündemine almıyor.
30-50 yaş arası grubun kemikleşmiş bir siyasi bir duruşu ya da artık kişisel beklentilerine somut katkı sunacak yaklaşımlara karşı bir ilgisi var.
50-70 yaş arası hatta bunu 45-70 olarak da değerlendirebiliriz sosyal medyaya çok fazla ilgi duymuyor.
İnternet haberciliği ve sosyal medya halka daha hızlı ulaşma adına ciddi bir iletişim aracı olarak yerini korusa da güvenilirliği ciddi anlamda sorgulanıyor.
O yüzden diyorum ki, sosyal medya tamam ama sosyal dünyada yoksanız işin sanal kısmı laf-ü güzaf.