Bilenler bilir önce iğneyi kendime batırmayı yeğlerim. Kendimden başlar, muhatabına ya da muhataplarına da suali ulaştırırım.
Bir dönem ne gazeteciler vardı Yozgat’ta.
Çocuklukla gençlik arası bir dönemde olduğumuzdan çok da dikkate almadıkları gibi kendi aralarındaki sözüm ona rekabeti (çatışma, dağıtma ve kırgınlıkları) çalışanlara da yüklemeye çalışırlardı. Çıkarda buluştuklarında sorun olmazken çalışanları çatıştırarak ara transferlerin de önüne geçmiş olurlardı.
Şimdi bakıyorum etrafıma kimler kalmış, kimle gitmiş, neredeyse hiçbiri yok piyasada.
Peki çekişmeler, paylaşılmayanlar, çatışmalar, gereksiz memleket bahtına vurulmuş karanlık şerhler.
Hangi birini götürdüler?
Yarın bizler de olmayacağız, sizce ne götürebiliri


m giderken?
O günün şartlarında böylesine bir atmosferde “önce insan sonra gazeteci” olmak gerektiğini düşünerek, hissederek hareket etmeye çalıştım.
Ve asla Yozgat’ın üzerine kimseyi çıkarmadan.
Ve Yozgat siyaseti.
Son 5-6 yılına bakıyorum, siyaset siyaset olmaktan çıkmış, siyaset ayrıştırma, karıştırma, gerginlik üzerine bina edilmiş.
Zıvanadan çıkmış denir ya, bırakın zıvanayı şirazesi kaymış!
Aynı siyasi parti içinde dahi kırk türlü oyun oynayan bezirganların olduğu bir yapıdan bahsediyorum.
Yozgat’ta da siyasetin neden olduğu gerginlik insanlar arasında ‘çok ciddi kutuplaşmalara’, ‘kırgınlıklara’, ‘ayrışmalara’ neden oldu!
Rekabetin siyaset haline tamam.
Yarış, mücadele, gerçekler üzerinden iddialarla kamuoyu oluşturma amenna.
Ama bunun yanında ‘iftira’, ‘algı oluşturma’, ‘taraf etraf üzerinden kitlesel parçalanmalara neden olma’ bulaşıcı hastalık misali almış yürümüş durumda.
Siyasi rekabet, yerine bel altı savaşlar yaşanır oldu! Bir de yandaş görünümlü hokkabazlar var ki sormayın gitsin! Sorunun asıl kaynaklarından biri de onlardır onlar. Adayları halk nazarında değersiz kılan da onlardır aslında. Ama ne hikmetse görmez makama talip olan aday!
Ve Yozgat’ta son 5 yılda yaşanan bu gerginlikler artık nefesleri kesmeye, siyasetin demokratik havasını artık kullanılmaz hale getirdi.
Yozgat gibi ilişkilerin derinlemesine yaşandığı bir şehirde nasıl oldu da süreç bu hale geldi?
Siyasi yarış yerine kişisel çatışmalara, demokrasi yerini mahalle ağzına bıraktı!
Seçim sürecine pataküte girdiğimiz bir dönemde telin çağrımı yineliyor, Yozgat’ta siyaset yapıyor olmanın her şeyden önemlisi 1 Nisan’dan sonra da bu şehirde yaşayacağımızı unutmamak gerektiğini yüksek sesle dile getirmek istiyorum.
Bir gazeteci olarak yaşanan siyasi gerginliklerin, anlamsız ayrılıkların ve çatışmaların rahatsızlığın fazlasıyla hissettiğimi belirtmek istiyorum.
Günü kurtarma derdim olsa inanın çatışma ortamı bir basın mensubu için olmazsa olmazdı!
Yozgat yerine kişisel beklentilerle durum değerlendirmesi yapıyor olsam gerginlikleri ve çatışmaları bırakın hissetmeyi olanca gücümle körüklerim.
Kaos, fulü görüntü, kısır bir süreç özellikle seçim dönemlerinin olmazsa olmazıdır.
Ama hayır diyorum!
Çamlık Medya olarak, asla ve kat’a siyasi gerginliklerin mihmandarı olmayacağız, objektif olacağız ancak siyaseti geren, bel altı salvolardan medet uman, algı operasyonları ile iftira mekanizmasına sarılan güruhların söylemlerine aracılık asla aracılık etmeyeceğiz.
Taraf olacağız ama Yozgat’tan taraf olacağız.
Şehri geren, çatıştıran, moral bozan siyasi yapılanmaları da yüksek sesle deklare edeceğiz, kimsenin kaostan beslenmesine zemin oluşturmayacağız.
Tam da siyasetin alevlendiği bir süreçte yüreklere su serpmek, tüm siyasi kurum ve kişileri şapkasını önüne alıp düşünmeye davet ediyorum.
Zira günü geldiğinde aynı yollara tevessül edenleri biz Yozgat’a ilan edeceğiz.
Lütfen siyaset yarışından demokrasinin o heyecan dolu yarışından bizleri ve Yozgat’ı mahrum bırakmayın!