Bir şehir düşünün…
Sessiz, sakin, yorgun ama hâlâ dimdik ayakta.
İçinde bin yıllık duygularla yoğrulmuş insanlar…
Ama her geçen gün gençleri azalan, düşleri uzaklara savrulan bir şehir: Yozgat!
Eskiden bir "ekmek kapısı" için çıkılırdı yola… Köyde harman bittikten sonra, “azıcık da şehir havası alayım” diyenler; ahşap bavullarını alır, trenle İstanbul’a, Ankara’ya, Almanya’ya savrulurdu. Ya da bir ekmek, yarın, gelecek uğruna çıkılırdı tüm değerler, yürek sızılarına katık edilerek gidilirdi.
Şimdi o bavullar yerini farklı duygular aldı!
Yozgat’ta umut zor bulunur oldu. Gençler diyor ki: “Burada yaşanmaz, burada nefes alınmaz.” Nefes alınan yer mi kalmadı, yoksa buraya artık birileri temiz hava taşımayı mı bıraktı?
Her kuşak kendi hikâyesini yazar elbet…
Biz, "azıcık kömürü karıştır, soba tutuşur" diyerek büyütüldük. Bugünün gençliği ise "parmakla ekran kaydırarak" yeni şehirler, yeni hayaller arıyor.
Yozgat’ın suyu serttir derler ama insanı merttir. Mertlik baki, ama genç kalmak zor iş! Ne zaman biri “gençler Yozgat’a dönmüyor” dese, içimde bir sızı olur: Acaba biz mi tutamadık o çocukların elini? Yoksa şehir mi yitirdi gençlerin gönlündeki yerini?
Yozgatlı gençler artık sadece aş ve iş için değil, yaşamak için gidiyor.
Gittikleri yerde ne mi arıyorlar?
Kendine göre biraz özgürlük, biraz kültür, biraz modernlik, ama hepsinden çok şehirde yaşama merakı.
Ne kadar kabullenmesek de, doğru bulmasak da bir gençlik kaçar adım uzaklaşıyor doğdukları topraklardan. Çağ, yeni zaruretler ve beklentiler doğuruyor insanların özellikle de gençliğin gönlünde. Unutmayalım; gençlerin sırtı sıvazlanmadığında, şehirde beton yükselse de yürekler çöküyor!
Yozgat gençlere sadece “kal” dememeli… “Burada da hayat var, burada da umut var” diyebilmeli. Gençlere şehir değil, gelecek inşa etmeliyiz. Çünkü şehir dediğin bina değil, insanla yaşar!
Bir gün yaşlı bir dede, torununu köyden şehre uğurlarken şöyle der: “Evladım, yolun uzun, rüzgârın sert ama unutma… Gittiğin yer seni zengin yapabilir, ama dönüp bakmazsan, nereden geldiğini unutturur.”
Biz istiyoruz ki Yozgat, gençlerine giden değil, dönülesi bir yer olsun.
Sözün özü Bozok Yaylası’nın yiğit evlatları; Yozgat gencini tutmak istiyorsa, önce onların hayallerine yer açmalı!
Onlar bize göre doğru olmayan, kabul görmeyen, şehrin ışıltılı dünyasına uzaktan bakarak aldansa da onları kurban etmemeliyiz gizli tuzaklara!