Öğretmenler gününde yılda sadece bir kez hatırladığımız öğretmenlerimizin içinde bulunduğu yaşam koşulları her geçen gün ağırlaşıyor.
Eğitim sisteminin en baş aktörü olan öğretmenlerimiz maalesef bu ülkede yalnız ve sahipsiz.
Siyasetçinin, MEB’in velilerin her daim hesap sorduğu ve suçladığı; yarışma programlarında yılda üç ay tatil yapan(!) kişiler olarak nitelenen öğretmenlerimiz.
Eğitim –Sen’in 30 Ekim-12 Kasım tarihleri arasında yapmış olduğu anket sonuçlarına göre öğretmenlerin yüzde 70’i daha iyi bir iş bulsam mesleği bırakırım diyor.
Yine ankete göre öğretmenlerimizin yüzde 59’u kendisini okulda değersiz hissettiğini vurguluyor.
Mesleki memnuniyet açısından öğretmenlerimizin sadece yüzde 13’ü memnunum derken yüzde 41’i memnun değilim diyor.
Yüzde 45’i ise biraz memnun olduğunu belirtiyor.
Öğretmenlerin yüzde 76’sı MEB’in eğitim politikalarında öğretmenlerin göz ardı edildiğini düşünüyor.
Öğretmenlerin yüzde 79’u hizmet içi eğitimleri yetersiz buluyor.
Öğretmenlerin yüzde 68’i öğretmenler kurulunda alınan kararların hayata geçirilmediğini düşünüyor.
“Aldığınız maaşın yaptığınız işin karşılığı olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna ücretli öğretmenlerin yüzde 81’i hayır derken kadrolu öğretmenlerin yüzde 56’sı sözleşmeli öğretmenlerin ise yüzde 68’i hayır diyor.
Ücretli/sözleşmeli/kadrolu öğretmen ayrımının öğretmenlik mesleğinin geleceğini tehdit ettiğini düşünen öğretmenlerin oranı yüzde 94’e ulaşıyor.
Görüldüğü üzere 2019’a girerken öğretmenler açısından manzara hiç iç açıcı değil. 24 Haziran seçimleri öncesinde iktidar ve muhalefet partileri tarafından gündeme gelen 3600 ek gösterge vaadi seçim sonrası hemen unutuldu ve bir daha ki seçime kadar rafa kaldırılmış gözüküyor.
Öğretmenler açısından öğretmenlik meslek yasasının bir an evvel çıkması son derece önemli. Bu yasa sayesinde öğretmenlik mesleğinin mesleki standartları yeniden belirlenmiş olacak.
Umarım 2019’da yeni Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk Öğretmenlik meslek kanunun çıkmasını sağlar. Öğretmenlerimizin maddi koşullarının acilen iyileştirilmesi de öğretmenler açısından son derece önemli bir koşul zira öğretmenlerimizin bugün almış oldukları maaş 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı olan 6000 TL’nin altında gözüküyor.
Öğretmenlerimizin maaşlarında gerekli olan iyileştirmenin mutlaka yapılması zaruri gözüküyor. Türkiye eğer dünya’da sayılı eğitim sistemlerinden birisine sahip olmak istiyor ve kaliteli bir eğitim vermek istiyorsa bunun temel koşulu öğretmene yatırım yapmaktan geçiyor. Kaliteli öğretmen ancak ve ancak kaliteli eğitim verebilir.
Bu gerçeği görmeden Türkiye’nin eğitim sorununu çözebilmesinin mümkünü yoktur. Umarım önümüzdeki yıl öğretmenlerimizin daha huzurlu ve mutlu olabileceği koşulların oluşması adına siyasetçilerin adım attığını görebiliriz. Şayet bu gerçekleşirse daha iyi bir gelecek için ülkece daha umutlu olabiliriz.