Ahir ömrümde yaşarken asıl zenginliğin ya da fakirliğin umut temelinde hayat bulduğunu gördüm.
İnsanoğlu, profesyonel şirketler, ya da gazetemizde bizler planlar, programlar gelecek hesapları yaparız. Ancak bir plan vardır ki, o plan kağıtla, kalemle, strateji hesapları ile asla olmaz.
Uygulama aşamasında ya da yaşarken anlarsınız, görür veya yeni tanırsınız bazı gerçekleri.
14 Mayıs sadece bir seçim zamanı değil, ülkemiz ve milletimiz adına yeni bir kader yazgısının da yazılacağı bir zaman diliminin adı.
Evet millet olarak sandıkta bir anlamda kaderimizi oylayacağız.
Kazanan ve kaybeden arasındaki asıl gerçeklik millet olarak yaşadıklarımızla göreceğiz.
UMUTSUZ BİR SEÇİM
Ne gariptir ki kazanan kim olursa olsun insanların yarınlara dair çok fazla umutlanamayacakları, heyecan duyamayacakları bir seçim gerçekleşecek.
Kazananı olan ama milletine umut aşılamayan bir seçim.
En azından sandık öncesi gördüklerimiz, umutlarımızı yeşertmeye çok da yetmiyor.
Sandık öncesi ortaya çıkan fulü, biraz karanlık biraz da karışık manzara başta gençler olmak üzere umutlarımızın törpülendiği gerçeğini çıkarıyor karşımıza.
Dünyamızı bir şekilde yeniden dizayn etmek isteyenlerin tam da amacı buydu sanırım; umutsuz milletler topluluğu.
Hiçbir şekilde güven ortamının, adalet başta olmak üzere yaşama dair gerekli olan diğer hakikatlere ulaşmanın imkansız gibi göründüğü bir yaşam.
Kalitesiz zamanların insanı olduk öncelikle. Zamanı sanal dünyalarda en gerçek kayıplarla yaşattılar.
Hastalıklar, ekonomik yoksunluklar, siyasi güvensizlik ile birlikte yaşadığımız toplumu, coğrafyayı, ülkeyi ve dahi dünyayı anlamsız bir meta haline getirdiler.
Matematik hesabı üzerinden yarın hesabı yapan insan modeli umudunu da sayılar üzerinden aramaya başladı.
Ne acıdır ki ülkemizde de insanlar bir şekilde umutsuz dünyada umutsuz bir seçime katılacak olmanın kararsızlığı ile seçime gidecek
Bir karar verecek vermesine ama elde edeceği sonucun en azından olumlu etkisine çok da inanmayarak gidecek.
YOZGAT’TA NE OLACAK?
Yozgat’ta ne olacak, sandıktan ne çıkacak?
Sanıktan ne ya da kim, ya da kimler çıkarsa çıksın insanlar artık siyaset müessesine ‘arayı iyi tutmak, zıtlaşma, kindar dünyasına bulaşmama’ kavramları üzerinden bakıyor.
Hangi siyasi parti olursa olsun ‘evet sizdenim, size oy vereceğim, sizinleyim’ mesajı veren insan modeli türedi.
Siyasetin kindar, siyasetin ayrıştırıcı, siyasetin istikbal karartıcı yönlerinden ziyadesiyle etkilenen seçmen, seçim arefesi hala okunmuyor, net bir görüntü vermiyorsa işte bunlardır tüm sebepleri.
Menfaati olan mıdır seçmen menfaatlere göre insanları dizayn etmeye çalışan siyaset midir menfaatçi olan.
Bir basın mensubu olarak başta yaşadığım coğrafya olmak üzere; insanları ayrıştırmadan, adalet terazisinde, milletini çok sevenle az seveni, çok hizmet edenle az hizmet edeni ayırt etmek suretiyle icra etmeye çalıştığımız bir dünya da bile zorla taraf olmaya yönlendirildiğimiz oldu.
Bu durumda insanlarımızın yaşadığı ayrışma ve kutuplaşmayı tarif edebilir misiniz?
Her şeye rağmen 14 Mayıs’ta sandıktan kim çıkarsa çıksın umut olsun,
Umudun temelinde yarınlarımız yükselsin diyorum.
Sandıktan çıkacak sonucun matematik sayılarının üstünde olması bizim elimizde. Allah bu milletin ferasetini, birliğini, dirliğini daim etsin.
15 Temmuz gecesi olduğu gibi sınırlarımızın ötesinde 14 Mayıs’ta çıkacak sonucu bekleyen BATI’nın şer odaklarından Allah bu milleti ve vatanı korusun.
Sandıktan hayır ile birlikte umutlar yükselsin diyorum.