Geldi gelecek, bitti bitecek derken, 1 hafta kaldı seçimlere. Hepimiz, "Bir bitseydi, kurtulsaydık" derdindeyiz. Her masada, toplantıda, yemekte, gezerken, dolaşırken konuştuğumuz konu siyaset. Kim kazanacak? Seçim arabalarının gürültüsü bitecek, kapımıza gelen muhtar adayları bitecek, çok şükür. Hepimizin bildiği gibi, çekişmeli bir seçim olacak. Son anda her şey değişebiliyor, bütün dengeler bozuluyor. Kim memleket için hayırlıysa, o olsun. Sanki bu seçim daha da kirlendi. Sanki herkes, daha hırslı, birbirinin açığını bulmak için, bel altı vurmak için can atıyor. Sanki insanlar, herkesin yüzüne gülüp arkasından hançerliyor gibi. Sanki çoğu şakşakçının derdi, memleket değil de menfaatleri gibi. Sanki herkes, birbirlerini menfaatleri doğrultusunda kullanıyor gibi. Sanki herkes, birbirini basamak olarak kullanıyor gibi. Şunu unutuyorlar: Bu memleket bizim. Kim kazanırsa kazansın, memleket kazanacak. Yarın hepimiz yüz yüze bakacağız. Birbirini kırmak, hançerlemek, saygı duymamak çok bencilce, cahilce ve elzem. "Ne kimseyi incit, ne kimseden incin" öğüdünü hatırda tutabiliriz. Partizan olmaya gerek yok. Bu dünyadan sadece bir kere geçeceğiz. Ayrıca, gözünün içine bakarak yalan söylediğiniz, eğilip büküldüğünüz insanlar, her şeyin farkındalar. Böyle insanlar, midemi bulandırıyor. Keşke herkes dürüst olsa, arkasından söylediklerini yüzüne söyleme büyüklüğünü gösterseler. Bu iklim, bambaşka bir iklim; sert, can acıtıcı, acımasız. Adaletli bir seçim olsun diliyorum. Siyaset bu kadar kirliyken, biraz nefes alalım. Göğe bakalım; sema çok güzel.