Sonda konuşacağımızı peşinen ortaya koyalım:
- At sahibine göre kişner desek, teşbihte hata olmaz sanırım.
Ya da,
- Milletler-toplumlar hak ettiği şekilde yönetilirler…
Bu iki özlü sözü de hafızamızda canlı tutarak başlayalım sohbetimize.
Geçtiğimiz günlerde 28. Dönem Milletvekilleri performans ölçümü yayınlandı.
Meclis çalışmaları, bölgesel çalışmalar ve halkla iletişimleri başlıkları altında İç Anadolu Bölgesi’nin en başarılı 10 milletvekili belirlendi.
Yüzde 20’nin üzerinde oy alanlar arasında yapılan sıralamada, 10 milletvekilinden 1. Sırada Yozgatlı ama İYİ Parti Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, 3. Sırada AK Parti Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgül, 9. Sırada MHP Yozgat Milletvekili İbrahim Ethem Sedef yer aldı.
Piar Araştırma Şirketi tarafından yapılan çalışma neticesinde ortaya çıkan tablo hangi milletvekilinin kaçıncı sırada olduğundan ziyade Yozgat özelinde ‘asıl-vekil’ ilişkisini artık esaslıca konuşmamız gerektiğini hatırlattı.
Bana göre asıl olan ‘milletvekillerinin meclis çalışmaları, bölgesel çalışmaları ve halkla iletişimleri’nden ziyade ‘nerede nasıl durdukları’ ve ‘nasıl göründükleri’…
Mesela halkın neresinde duruyorlar,
Görünmek istedikleri yerle göründükleri yer arasında bir tezatlık var mı?
Mesleğim gereği uzun yıllar siyasilerle iç içeyim. Hatta çoğu zaman kendimi yarı milletvekili olarak da hissediyorum desem abartmış olmam gelen talepler ve içinde bulunduğumuz konular bakımından.
Milletvekili, (bakan ya da Ankara’da herhangi bir makamın sahibi…) nerede durmak isterse istesin Yozgat gibi Anadolu şehirlerinin her zaman değişmez bir bakış açısı vardır.
Fabrikalar kurmayan, telefonunuzu cevapsız bırakan, ulaşılmaz milletvekili profili vardır zihnimizde.
Bizim seçtiklerimiz, vekaletimizi verdiğimiz milletvekilleri Ankara’da ne yaparlarsa yapsın bizim için asıl olan; attıkları temel, aslında ondan önce işe aldıkları çocuklarımız, hatta tayinlerini yaptırabildiklerimiz ve hatta mümkünse masa başı, kolay pozisyona alabilme kabiliyetleri ile orantılıdır.
Bir kere ulaşamamak bile başlı başına o siyasi kimliği yok hükmünde görmemiz için yeter sebeptir.
Hiç beklenmedik bir anda yalnızlaştırarak veririz cezayı.
Burada, olayı sadece milletvekili penceresinden değerlendirdiğimi düşünmeyin lütfen.
Aksine biraz iğneli fıçı içinden konuşmak istiyorum.
Önce güncel isimler üzerinden bakalım;
AK Parti Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgül: TESKOMB’un imkanlarını memleketine yansıtabilmeli, tecrübeli milletvekili olarak dokunduğu iş sonuca ulaşmalı, ağabeylik vazifesini dağıtmak yerine toparlayarak yapabilmeli. Ve tüm bunları hissettirmeli.
AK Parti Yozgat Milletvekili Süleyman Şahan: Sorgun’dan olması hasebiyle asla ve katsa Sorgun sınırı ile sınırlı kalmamalı. Yaptığı o üst düzey ziyaretlerin yansımasını memlekete bir vesika, somut sonuçlarla göstermeli. Yozgat’ın milletvekili olmalı…
MHP Yozgat Milletvekili İbrahim Ethem Sedef: Hem genç hem de tecrübeli milletvekili olarak bozkurt selamı ile kapısını çalanların işlerin zinhar sonuca ulaştırmalı. İktidarın ittifak ortağı olmasının yansımasını hem bireysel taleplere hem de Yozgat eksenindeki taleplere yansıtmalı.
İYİ Parti Yozgat Milletvekili Lütfullah Kayalar: Tecrübeli bir bakan, etkili bir siyasetçi profilinden asla taviz vermemeli. Muhalefet olsa da bireysel ve Yozgat taleplerine anında-eskisi gibi yanıt vermeli.
Biraz geriye gidiyoruz,
Bekir Bozdağ’ı, her şeyi Akdağmadeni’ne yapmakla, hiçbir hizmet üretmemekle suçladık,
Fuat Oktay’a, aynı şekilde Çekerek üzerinden yüklendik, yaftaladık, yetmedi ‘Fuatcı – Bekirci’ ayrımını ortaya attık.
Yusuf Başer’i, merkezci milletvekili, parti içinde siyasi büyüklere muhalif milletvekili olarak gördük.
Ali Keven, Ali abi dedik, meclise girmede anahtar rolü verdik, ama zaten CHP’li diyerek yüklediğimiz misyonu erittik.
Cemil Çiçek, ulaşılmaz gördük, Yozgat’a sıcak bakmamakla, biraz ters ve sert tavırlı olmakla eleştirdik.
Ertuğrul Soysal, Sadir Durmaz, Osman Coşkun, Mehmet Çiçek, Mehmet Erdemir, ve daha nice milletvekili…
Devamı yarın….