Yozgatlılar için mevsimin kışı da güzel yazı da.
Özellikle gurbet diyarlarında her mevsim Yozgatlılar için farklı farklı muhteviyatla karşılık bulur.
Yaz mevsiminden başlayalım isterseniz.
Yaz demek gurbetten memlekete yolculuk demek. Hasret duvarlarının ardındaki özlenen topraklara ulaşmak demek.
Covid denilen melun virüs yüreklerdeki hasreti dağlardan büyük etse de son yaz ziyadesiyle kaynaştık.
Gurbette yaz demek, Yozgat adı ile yapılan şenlikler, festivaller, toplantılar, buluşmalar demek!
Yozgatlı dernek, vakıf, federasyon, platformların etkinlikleri memleketine bedenen ulaşamayanları ruhen buluşturuyor. Bir sıcaklık, samimiyet, Yozgat havası estiriyor.
Gurbetin kışı, sılaya olan özlem duygularını biraz daha katılaştırsa da bir arabaşı çorbası ısıtmaya yeter de artar.
Kış akşamları gurbetteki Yozgatlılar’ın buluşma zamanını da temsil ediyor aslında.
Arabaşı sofrasında, özellikle de gurbette bu sofraları açmaktaki mana öylesine derin ve kıymetli ki.
Uzaktan bakan gözler için ‘arabaşı hamuru ve çorbasından’ mütevellit bir buluşma atmosferi.
Hasreti sınırların ötesinde yüreğinde büyütenler için ise, sadece damaklara değil hasret gönüllere de lezzet katan bir buluşma.
Mevzu nereden ve hangi niyetle baktığınla alakalı bu durum.
Son yıllarda halı saha turnuvaları da katıldı gurbet buluşmalarına. Halı saha da verilen mücadele gurbet mücadelesini biraz olsun unutturuyor Yozgatlılar’a.
Kışın sıcak lezzeti arabaşı çorbası, etrafında buluşanlara bir düğün havası yaşatıyor.
Gurbette onlarca Yozgatlı bu vesile ile aynı sofrada bir araya geliyor.
Keder de, mutluluk da paylaşıldıkça anlam kazanıyor, paylaşıldıkça dostluklar artıyor.
Gurbette kış akşamlarını ısıtan buluşmalar yabana atılmayacak kadar kıymetli.
Uzaktan bakmadan değerlendirmek, uzaktan değil yakından bakarak görmek gerekiyor detaylara.
GURBETTEKİ İRADEMİZ VE GÜÇ!
Rekor Ankara’da.
Bilmem kaç yüz bin Yozgatlı’nın yaşadığı şehir.
Onu Bursa, Antalya, İzmir, İstanbul takip ediyor.
Gurbetin çocukları elindeki gücü, potansiyeli hangi ölçüde değerlendiriyor?
Ya da daha sade bir soru olsun?
Gücümüzün farkında mıyız?
Bir olmayan, bütün olmayan her organizasyon, topluluklar gücü bölündükçe zayıflıyor.
Gurbetin yorgun çocukları Yozgatlılar, bu günü bir türlü enerjiye dönüştürememiş.
Bunun bazı bazı sebepleri pekala olabilir. En belirgin sebep, öne çıkan sebep bir arada olamayışımız.
Bölünerek, parçalanarak çoğalmıyor bilakis kan kaybediyoruz.
Dün dünde kalsa, bugün yarının niyeti ile hayat bulsa ve yarın çocuklarımız gurbette yalnızlığı değil de gücü miras bıraksak.
Bu konuyu ilerleyen günlerde daha farklı açılardan ve detaylı konuşacağız.
Şimdilik dünü dünde bırakma ile başlayan soruyu kendi içimizde muhasebe etsek, olur mu?