Geçen günlerde bir yaşlı amcaya ayakkabılarımı boyatmak istediğimi söyleyerek terlik vermesini söyledim. Gerek yok yeğenim sen ayağını uzat dedi. Ben ise amca sen terlikleri ver diyecek oldum korkma çorap ve panolunu boya etmem dedi... Amca mesele çorap ve pantolonun boya olması değil "benden yaşı büyük birinin önüne ayağımı koyup ta boya diyemem" deyince başını kaldırıp baktı baktı baktı sonra sessizce terlikleri uzattı. Ben terlikleri almış ayakkabılarımı vermiştim. Yılların yorgunluğu gözlerinden belliydi ama yine de çalışıyordu. Amca emeklilik var mı diye sordum "yok kızım ve oğlumdan emekliyim dedi" Nasıl yani dedim... Ben bu ayakkabı sandığı ile üç çocuk okuttum biri hâkim biri doktor ve kızımda öğretmen dedi. "Gurur duydum dedim" Peki neden hala çalışma gereği duyuyorsun dedim "yılların alışkanlığı evladım dedi eskisi gibi her gün çıkmıyorum yoksa kızım kızıyor yeter artık evde otur camiye git eve gel keyfine bak diyor ama ben zaman zaman aman avrat kıza söyleme diyerek evden kaçıyorum.
Çocukların sizinle mi diye sordum yok üçü de evli dedi. Hâkim olan oğlum biraz beni üzüyor sadece "neden dedim" Ben aynı mahallede doğdum büyüdüm ve yaşlandım. Büyük oğlum hâkim olunca biraz kibre kapıldı gibi mahalleye gelmek istemiyor çocukluk arkadaşları laf sokmuşlar "oldum delisi olma sen boyacının oğlu olduğunu unutma geçmişini unutma deyince" gidiş o gidiş oğlum daha gelmez oldu.
Birde bir yerin başkanı mı olmuş ne, zaman zaman şoförü gelip avrat ile beni evine götürüyor çocukları görüp geliyoruz.
Doktor ve Öğretmen çocuklarım da hiç bir değişiklik olmadı onlar hala mahallede ki arkadaşlarını görmeden duramazlar hiç bağlarını koparmadılar arkadaşlıkları çocuklukta olduğu gibi devam ediyor.
Sohbet koyulaşmış ayakkabılar boyanmıştı. Biraz ilerimizde duran seyyar çaycı abiden iki çay söyledim. Bir yandan içiyor bir yandan sohbete devam ediyorduk. Doktor oğlumun mezuniyet töreninde diplomasını benim elimden aldı. Doktor oğlum kürsünde konuşmasında babam beni bir boyacı sandığı ile büyüttü. Sayın Rektörüm, Dekanım, hocalarım müsaade ederlerse eğer ben diploma mı babamın elinden almak istiyorum dedi. Beni kürsüye çıkardılar oğlum kepini benim kafama geçirdi. Diplomasını ben verdim oğluma hayatım da hiç o kadar çok ağladığımı hatırlamıyorum. Oğlumla ne kadar gurur duysam azdır. Kızım il dışında okudu avrat hastaydı onun mezuniyetine gidemedik oda okulunu birincilikle bitirdi. Oda mezuniyet töreninde Doktor abisi gibi bizi onurlandırdı.
Çocuklarım meslek sahibi olduktan sonra hiç kira fatura ödediğimi bilmiyorum. Onlar hallediyorlar sağ olsunlar. Hâkim oğlum hesabıma para atar annesine söyler babamın hesabına para attım diye bende o paralardan evin ufak tefek eksiklerini alırım pazar parası vs.
Geçenlerde kızım tutturdu illa yanıma gelin baba diye kızım ben orada rahat edemiyorum dediysem de küserim deyince dayanamadım tabi "yav kız evladı bir başka be" madem abileri ile konuşmuş babamların eşyaları eskidi evi yenileyelim demiş üç kardeş gidip evin baştan sona ne var ne yok yenilemişler. Neyse birkaç gün sonra eve gelince sanki başka bir eve gelmiş gibi olduk "yav avrat burası bizim ev değil yanlış eve m" girdik yoksa dedim" yok herif bizim ev çocuklar bize sürpriz yapmışlar deyince bana yine sevinç gözyaşları dökmek düştü.
Allah herkese hayırlı evlatlar versin inşallah.