Siyaset hiç bu kadar vıcık vıcık olmamıştı.

Siyaset hiç bu kadar yerle yeksan bir pozisyonda bulunmamıştı.

Siyaset, kendini hatta itibarını kaybetmişti ama ruhunu kaybetmemişti.

Ve hiç bu kadar mennuniyetsizler ordusu oluşmamıştı.

İktidar partisine, ana muhalefet ve muhalefet partilerine bakıyorum.

Adayların açıklandığı yerlerde de açıklanmadığı yerlerde de bir memnuniyetsizlik var.

İnsanlar mutsuz, umutsuz ve tedirgin.

AK Parti adaylarını henüz açıklamadı ancak kimi olası adaya, kimi mevcuda, kimi parti yöneticilerine veya karar mekanizmasının başındakilere karşı memnuniyetsiz.

Memnuniyetsizlik öyle böyle değil.

Bir de ‘benim adayım’, ‘senin adayın’ mevzuu var ki, akıllara zarar.

Herkes birilerinin adamı!

Hani Cumhurbaşkanı ‘Gönül belediyeciliği’ diyor ya, çok da kimsenin umurunda değil.

Bırakın umuru, önemsemeyi, dikkate almayı, sanki birileri çoktan kendi kriterini belirlemiş, AK Parti’de genel başkan mı var, partinin kural, kaidesi mi var enterese etmiyor kimseyi.

Halbuki seçim pek çok yerde bıçak sırtı.

Yozgat’ta da öyle, AK Parti’nin 14-0 iddiası mazide kaldı gibi görünüyor peşinen söyleyeyim.

Ancak bu iddia nasıl şekillenir, ya da AK Parti bu iddiaya yaklaşır, halkın gönlüne dokunacak adaylarla.

Şimdilik pek mümkün görünmüyor.

Adaylar açıklanmadan nasıl bu şekilde peşin konuşuyorum derseniz, yaşananlar, siyasetin mevcut durumu yarınlara fikir oluşturuyor.

Ben buradayım diyor.

Öyle çok ayak oyunu dönüyor ki, haliyle kimse memnun olmuyor.

Kendine göre herkes haklı.

Belirsizlik memnuniyetsizliği de doğuruyor.

Siyasette şu sıra kimse mutlu kimse memnun değil.

Ve geçen zaman memnuniyetsizlerin sayısını artırıyor.