Ahmet Nazım Kafaoğlu
Oluközü köyüne geldiğimiz zaman bu köyün sekenesinden Niyazi efendi isminde yaşlı başlı bir adam kumandanın huzuruna gelerek çetelerin evlere girdiğini, kap kaşık ne buldularsa aldıklarını, yatak yorgan yüzlerine kadar soyduklarını beyan ve ifade ediyor.   
     Kumandan İbrahim Çolak derhal müfreze kumandalarını çağırıyor. Çok ağır muamele ediyor. İşte bu esnada yozgatlı birkaç Atlı’nın yardımı ile müşteki Niyazi Efendi, elinde yatak yorgan yüzü bulunan bir arnavut çeteyi kumandanın huzuruna getiriyor. 
     Çetenin tahkikat neticesinde Niyazi Bey müfrezesinden ve Pehlivan ağa takımından olduğu anlaşılıyor. 
     Kumandan Niyazii’ye çok ağır muamele ediyor. Bu muameleden müteessir olan Niyazi bey kumandanın huzurundan ayrılır ayrılmaz derhal pehlivan ağayı çağırıyor. Bu muameleden müteessir olan pehlivan, Niyazi Bey’in bu hakaretine tahammül edemiyor ve bunun üzerine elinde filintası (tüfek) bulunan Niyazi bey bir el ateş ederek Pehlivan’ı alttan aşağı alıyor ve ölüyor.
   Bir müddet sonra hiçbir şey olmamış gibi Kuvayi SEYYARE yürüyüşe geçiyor. Pehlivan‘ın ölüsünü kaldırmaya dahi ihtiyaç hissetmiyor. Kuvayi Seyyare günlerce eşkıya izleri üzerinde yürüyüşler yapıyor ve nihayet Çekerek‘in arpaç Köyü’ne varıyor. Müfrezenin başında İbrahim Çolak yok. Kumandanlık vazifesini Mudanyalı hacı vasfi yapıyor. Dağdan arpaç köyü üzerine indirilirken görülüyor ki Öncü olan Niyazi Bey müfrezesi bu köye girmiş.  Allı yeşilli bir takım kadın elbisesi, yatak, yorgan yüzleri ellerinde köyden çıktıkları görülüyor. Bu vaziyete Yozgat delikanlıları yine reaksiyon gösteriyor, toplu olarak kumandanın huzuruna gelerek bu rezalete son verilmediğini takdirde kuvayi seyyar eden ayrılacaklarını söylüyorlar. Kumandan Hacı vasfi, Niyazi Bey’i çağırarak bu rezalete son verilmesini söylüyor. Kumandanın bu hareketinden fena halde sinirlenen Niyazi Bey kumandanın huzurundan ayrılıyor, beraberine on atlı alarak çekip gidiyor.
     Kuvayi SEYYARE, deveci Dağı havalesi nde dolaşırken kabalık köyünün üstündeki deveci dağlarına çıkıyor, etrafı Tarassuta koyuluyor. Etrafı  Tarasut’ta görüyoruz ki birbirinin peşine düşmüş, Aynacıoğlu çetesi kuvayi Seyyare‘den haberi yok, Kalederesi-Özü kavak istikametinde ilerliyor. Bunun üzerine 200 kişilik Mernuş kaptan Kumandasında bir kuvvet ilerleyen asi kuvvetin önüne pusu kurmaya memur ediliyor.  Pusu kuruluyor, asi kuvvetin de kimseden haberi yok, pusuya doğru ilerliyor. Nerede ise pusuya düşecek. Tam bu esnada bir talihsizlik oluyor. 
     Deveci dağı sırtlarında kalan kuvvet dağdan aşağı inerek pusuya düşen kuvvetin geriye kaçan kısmını imha maksadı ile oldukça düşmana Tahrip ediyor. Bu esnada makinalı takım kumandanı Orhangazi’li Mehmet Efendi’nin tam hizasına gelen ve fakat halen pusu ile temas mümkün olmayan asi kuvvet üzerine ateş ediyor. 
     Ateşi duyan asiler tabi pusu istikametinde gitmiyor. Şimal‘deki Fakı Dağı istikametine çekiliyor ve zayiat da vermiyor. Fakat Arnavutlar kazan kaldırıyor.Kafaoğlu eşkiyayı ikaz maksadı ile makinalı tüfeği ateş emri verdi diyor. Nerede ise bizim hayatımızla oynuyor. Fakat şükranla arz etmeliyim ki Yozgat delikanlılarının bu mevzudaki yakın alakası şahsımı muhakkak bir ölümden kurtarıyor.
     Nihayet müfreze akdağ madeninde toplanıyor.