İnsan olarak hepimiz zaman zaman “değersizlik” duygusunu yaşarız. Kimileri bu duyguyu çabuk atlatırken kimileri ise baş edemiyor. Oysa “değersiz” kişi olarak dünyaya gelmedik. Bunu hissetmemize sebep olan çevre ve üstesinden gelmek isteyen “sen” varsın. Sen kendini sen olduğun sürece kabul edersen, bu duyguyla baş etmek kolay olacaktır. “Değersizlik yaşayan kişiler” Değersizlik duygusu yaşayan kişiler genelde yaşadığı bu duygunun farkında değillerdir. Kendisine sevgi ile yaklaşan, olduğu gibi kabul eden insanları hep küçümserler. Ona göre sevende, kabul edende kendi gibi değersiz sıradan biridir çünkü. Kafasında hep “ değersiz kişiyi değersiz başka kişi kabul eder” düşüncesi vardır her zaman. Sürekli kendini kanıtlama çabası ve başkasının onayını alma düşüncesi vardır hep. İstediğini kabul ettirdiği veya onaylandığı kişiye karşı “doksan derece” döner. Genelde” amacına ulaştıktan sonra uzaklaştı, menfaatçi, nankör “ dediğiniz kişilerdir. Aslında sizi elde etmemiştir. Sadece siz ona değer verip, onu kabul etmişsinizdir. Size istediğini kabul ettirdikten sonra kendini çok “değerli” hisseder. Kendini küçümseyen, alçak gören kişilerin duygularını kazanana kadar ona karşı ilgili ve uyumlu gözükür. Ona göre soğuk ilgisiz, muhattap olmayan kişiler üstün ve değerli biridir. Eğer o kişinin onayını alırsa, kendini de o seviyede hissedecektir. Sadece sevgili yapmak için, değil sosyal hayatta da, çevrede de bu böyledir. Her zaman fedakarlık yapar gibi görünürler. İyilik yaparlar, boyun eğerler hatta kendini acındadırlar. Sinsi şekilde yaklaşırlar. Onun silahları: fedakarlık, aşırı ilgi, aşırı uyumlu duruş, para, baştan çıkarma, dış görünüş ve kazandığı statüdür. Onaylanma ve kendini değerli hissetmesi adına bu silahları yeri ve zamanına göre usta şekilde kullanır. İsteğini aldıktan sonra sizi yükselttiği gibi aşağı bırakırlar. Maskeleri düşer. Bu hayat boyu böyle devam eder. Kendi değersizliğini hissedene kadar;” insanları öğüten bir değirmen” gibi kullanırlar. Doğrusu kullandığını zannederler. Gözlerinde insanların değeri yoktur. Hep yeni arkadaşlıklar vs devam eder. “Değersizlik, duygusunun sebebi iki çeşittir: Olan ben, olması gereken ben”: “Olan ben” de kendisini ve ailesini onaylattırdığı, kabul ettirdiği için onlara karşı son derece ilgisiz ve sorumsuz davranırlar. Elde etmiştir çünkü. Ayrıca değersizlik duygusu içinde olan kişi, kendisi gibi zannettiği insanları ,küçümser. Aslında başkasını küçümseyen kişi kendisini küçümsüyordur. Farkında değildir. Onlara da ters ve kaba davranır. Aynası gibi algıladığı: akraba, dostları, meslektaşı ve geçmişini bilen kişileri önemsemez, istemediği çağrışımları, duyguları yaşattıkları için onlardan kaçar ya da gereksiz yere iletişimi koparır. Çünkü farkında olmadan da onlarda kaçarak görünmeyen yönlerini görür. “ Olan ben ve olması gereken, ben arasında kalan kişi, zamanla içsel sıkıntılar yaşar.” Sebepsiz, nedensiz yere mutsuzluk, boşluk hâlinde, dünyaya ve ortama ait hissetmeme gibi. Oysa ne bulunduğu statüsü ne geçmişi, ne de diğer kazandığı nitelikleri ve nicelikleri onu değersizleştirir. Aslında farkında olmuş olsa “değersizlik” sorununu çözmüş, olacaktır. Buradan da anlamamız gerekir ki değersizlik yaşayan kişi, kendisiyle barışık değildir. Kendisini koşulsuz kabul etmediği için başkasının da onu olduğu gibi koşulsuz kabul etmeyeceğini düşünür. Kendini eleştirip, olumsuz yanlarını başkalarına asla söylemez. Oysa içten içe kendini eleştiriyordur. Özellikle de kendi gibi değersiz gördüğü kişilere karşı eleştirmez. Haklılık ve üstünlük görüntüsünü, kendi içindeki düşük benlik ve kişilik saygısını maskelemek için kullanır. Aslında; değerli olmayı ilgi ve iltifattan ayırabilse çoğu sorunları adeta kazak ilmeği gibi çözülecektir. Oysa sürekli ilgi ve iltifat peşinde koştuğu anlarda diğer taraftan, onun bedeli olarak da ciddi hatalar ve tavizler gösterecektir.