Bir çocuk düşünün; Elinde son model telefonu var ama nasıl alındığını bilmiyor”.“Bir çocuk düşünün; Fen lisesini kazanmış ama iki yumurta kıramıyor.”“Bir çocuk düşünün; İnternette çok sosyal ama dışarda arkadaşlık ilişkileri zayıf.”“Bir çocuk düşünün; matematik dersi yüz ama büyüklerine saygı sıfır.” -“Düşünün dediniz ama çevrede böyle çocuk çok diyecekseniz.”Haklısınız! Diyecek söz çok aslında, yok değil..
Helikopter Ebeveynlik;
Çocuklarımız bizim her şeyimiz, elbette kendi ayakları üstünde birer birey yetiştirmek ortak amacımız. Çocuklarımız, küçükken düşe kalka büyürler. Aileler oysa çocuk düşmeden önlem alırlar. Helikopter gibi etrafında dolaşırlar. Düşünce hemen müdahale ederler. Hatta “düşme” diye tembihlerler. Öyle sakınırlar ki, çocuk yere hafiften düşse canı çok yaşıyormuşçasına bağırır. Parklarda da görüyorum öyle ebeveynleri, yeni yürümeye başlamış çocuğa yapışık şekilde duruyorlar. Çocuğunun her adımını atmalarında gölge gibiler, çocuk bile rahatsız oluyor bu durumundan. Oysa;çocuk, düşünce kendi kalkmanın mutluluğunu yaşamalı elbette..
Kişilik Gelişimi; düşme!Kalkma!Sırasında,şekillenir.
Eğer ki; müdahale edip, sürekli siz kaldırırsanız ilerde size bağlı bir kişilik tipi biri olma ihtimali yüksek.
Eğer ki; hiç yanına yaklaşmazsanız, bu seferde ilerde ilgisiz, umursamaz, nevrotikbir kişilik içerisinde olma ihtimali yüksek.
Eğer ki; yine birisi kaldırır,diğeri de“müdahale ettin” diye karışırsa, bu seferde tutarsız, kaygılı veya kimseyi dinlemeyen sorumsuz bir kişilik oluşturma ihtimali yüksek.
Amaç düşen çocuğu gidip kaldırmak değil! Düşüncenasıl kalkacağınıöğretmek? O kalkmak isteyip elini uzattığında; “ neden düştün! diyerek” kızmak değil,şefkatle o eli tutmak.Ona güzel sözlerle güven vermek.Ağladığı zaman telkin etmek. Tabiki yeri gelecek düşünce yaralanacak o zamanda eli kolu bağlı durmayacağız elbette. Onlara sorun çözme becerisi ve erdemleri kazandırmalıyız. Bu becerileri bir çocuğa kazandırmak hayatını kurmasını ve istediği gibi yaşamasını sağlar.Eğer ki kazanamazsa; büyürken, ‘aman yaralanmasın, aman zorlanmasın’ diye el bebek, gül bebek yetiştirdiğiniz yavrunuz büyüdüğü zaman kendi başına soruyla baş edemediği zaman kendine ve size öfke duyacaktır.
Doyumsuz Çocuklar;
Çevremizdeki büyüklerimizden hep söylerler ‘bizim zamanımızda her şey çok daha zordu çok çektik, siz çok şanslısınız’ diye. Bunu söylerken de hatıralarını, anılarını anlatırlar, doğrusu onlara hak vermemek mümkün değil. Fakat ardından can alıcı başka bir söz daha söylerler.” Biz çektik çocuklarımız çekmesin’. İşte bu cümledir bir çok gencin şimdiki zamanda yetersiz hissetmesinin nedeni. İşte bu yüzdendir, hiçbir şeyden mutlu olmamalarının sebebi, işte bu yüzdendir doyumsuz olmaları, problemleri,ailelerin“çocuklarımız rahat etsin!”diyerek;çocuklarının bütün yüklerini sırtlarına taşırlar. Hatta gerçek hayatta da böyledir okula giderken çocuğunun çantasını taşıyan annelerimiz. Annelik duygusu işte kıyamıyorlar. Onlar lüks araba kullansın diye yüklü borçlar öderken, aslında en büyük servetlerine en büyük kötülüğü yapıyorlardır bilmeden..Doğru bildiğimiz o kadar çok yanlış var ki aslında. Farkında olmadığımız, bilinçlenmediğimiz için, değiştirmeye bile çalışmıyoruz. Bu yüzden; Çocuklarımıza balık yemesini değil, balık tutmasını öğretelim.