Yeni yıla dair bir gazete hazırlayalım, ve yeni yılın yeni yazıları olsun istedik.
Yeni bir yılın gazetesi nasıl olur noktasında planlama yaparken ‘ben ne yazmalıyım’ noktasında hiç düşünmedim, plan yapmadım inanın.
Bu tür durumlarda Necip Fazıl Kısakürek’in derin mana yüklü dizeleri yetişir imdadıma:
Nedir zaman, nedir?
Bir su mu, bir kuş mu?
Nedir zaman, nedir?
İniş mi, yokuş mu?
Bir sese benziyor;
Arkanız hep zifir!
Bir sese benziyor;
Önünüz tüm kabir!
Müdahale edebilir miyim, ya da bir saniye olsun geriye gidebilir miyim beklentisi ile kim bilir nice beyhude hayaller içerisine girdi insanoğlu.
Geçen zamanın hesabını yapmadan gelenin varlığını kabullenmemek.
Bir makinası olmalı diyor insanlığım, ama olmuyor!
Koca bir yıl ne de çabuk aldı başını gidiyor değil mi?
Biten 365 gün mü, yoksa haneye yazılan yaşanmışlık mı?
Gelen yılın ilk günü mü, yoksa ömür geri sayımında sondan bir önceki mi?
Ne garip değil mi bilememek!
Yok yok, iç karartmak değil niyetim.
Yaş takıntısı hiç değil.
İnsan hissettiği yaşta güzeldir ve güzelliklerle doludur.
İnsan yaşlandıkça biraz daha yakın oluyor sanki bu dünyanın sorunlarına. Yüzleşiyorsunuz sanki gerçeklerle ya da sizi kaçıracak çocukça yanlarınız olmuyor yanınızda.
Yeni bir yıldan ziyade, yeni bir nefes bence bugüne dair konuşulması gereken.
Zamanın çarkları,
Sizi yürütüyor!
Zamanın çarkları,
Beni öğütüyor.
Zaman her yerde ve
Her şeyin içinde.
Zaman her yerde ve
Acem’de ve Çin’de.
Kime kaçsam ondan;
Ha yakın, ha ırak?
Kime kaçsam ondan;
Ya sema, ya toprak...
Zaman’ın çarkları bizleri yürütürken yeni bir zamana mühim olan huzurla ve şuurla geçen bir saniye.
Değeri var mı dünya nimetlerinin sağlıkla alınan bir nefesin yanında.
O yüzden yeni bir nefeste, sağlıkla ve şuurla geçen bir zaman diliyorum.
Yeni yıl, eski yıl… Benzeri birbirinin.
Zaman makinesi insanın ta kendisi. İstiyorsa gönül dünü de yaşar yarını da. Mühim olan yaşayabilmek insanca… Her güzellikle sizinle ve tüm sevdiklerinizle olsun.