Bir kırık plaktan nağmeler yükseliyor sessiz ve derinden;
Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım
Bazen gözyaşı oldu, bazen içli bir şarkı
Her anını eksiksiz, dün gibi hatırlarım
Dudaklarımda tuzu, içimde durur aşkın
Sararmış yapraklar misali ömre düşmeye görsün dertler. Yürekte başlar yorgunluk, sonrası çehrede çizgiler, göz bebeklerinde solmaya başlar ışık. Sanki kendine hayrı olmayan sokak lambası.
Renklerin yeşilden sarıya döndüğü bu günlerde gökyüzü daha karamsar bakıyor tepeden. İçini dökmeye hazır bir dertli kul misali, dokunmaya görsün rüzgar bulutlarına.
Ve o plaktan bir ses daha yükselir, baharın hazanını nükseder gibi;
Hani o saçlarına taç yaptığım çiçekler
Hani o güzel gözlü ceylânların pınarı
Hani kuşlar, ağaçlar, binbir renkli çiçekler
Nasıl yakalamıştık saçlarından baharı
Elinde süpürgeli kara kuru bir temizlik görevlisi. Süpürgesi ile şehrimin sokaklarını bahardan arındırıyor.
Sahi saklayabilir misin ömrümüze düşen akları da o yapraklar misali ey süpürgeli adam.
Her süpürge darbesinde toplansa da sararmış yapraklar çöp kovasında bir yenisi daha düşüyor dalından hesapsızca ve kuralsızca.
Ömür serüvenindeki yaşanmışlıklar misali.
Şehrimin bahar renkleri hazanda aşkın son demini hatırlatıyor her dönencede.
Bir ses geliyor kırık plaktan:
Ben hâlâ o günleri anarsam yaşıyorum
Sanki mutluluğumuz geri gelecek gibi
Hâlâ güzelliğini kalbimde taşıyorum
Dalından koparılmış beyaz bir çiçek gibi
Hazanda aşkın son deminde süzülüp giden yapraklar misali ömrümüz. Öylesine zamansız ve fani bir yaşantı.
Bakıp da bu dünyada görmeyen gözler baharın renklerinde bulsa da aşkı, asıl olan yine insanın içindeki renklerde gizli.
Gökkuşağı, kuru boya, sulu boya, tuvalin renkleri, çamlığın yeşili…
Her renk zamanında solmaya mahkum mu diyorum kendi kendime.
Hani o saçlarına taç yaptığım çiçekler
Hani o güzel gözlü ceylânların pınarı
Hani kuşlar, ağaçlar, binbir renkli çiçekler
Nasıl yakalamıştık saçlarından baharı
Her nağme bir yaşanmışlık ve baharın doğumdan önceki son demini yansıtıyor. Her bahar farklı duygularla karşılıyor dünyamızı. Kimi gönül mahzeninde her dem kış, kimin de bahardan habersiz bir dünya.
Asıl olan bir solukta var olan ömrün o bir solukta olmayacağı.
Dünyamızın baharı yaşadığı bu demde kimin hesabı daha çok dünya kiminin ki gönülde bir dünya. Renklerin dile geldiği bir zaman diliminde anlattıkları pek çoğumuza yabancı, pek çoğumuza kifayetsiz kalıyor.
Görmeyene neylesin ibretin en ala vesikası.
Görmüyorsa baharı gözler gönülde yazı da bir kışı da.
Gönül dünyanızda dört mevsim eksik olmasın ki bahar dalından düşen yaprakla ömrü, kuruyan ömürle dalından düşen yaprağın manasına ulaşabilsek.
Son söz yine kırık plaktan gelsin o halde:
Hani kuşlar, ağaçlar, binbir renkli çiçekler
Nasıl yakalamıştık saçlarından baharı