50 yıl önce de zormuş.
Pahalıymış, ulaşması zormuş, ekmek aslanın ağzından milletin sofrasına hiç düşmemiş.
20 yıl önce de zormuş.
Hayat pahalı, geçim zor, şartlar nefes almaya dahi müsait değilmiş.
Bugün de hayat zor!
Garip bir şekilde hayat pahalanıyor. Gıda, akar yakıt, teknolojik ürünler, konut, otomobil vesaire.
Neredeyse saniyelerle zamlanıyor ürünler.
Ya küresel bir kriz, ya ekonomik bir darbe girişimi veya kontrolsüz bir ekonomi yönetimi var yaşadığımız ülkede.
Sebeplere dair konuşsak sayfalar tutar. Roman olur yaşadığımız hayat pahalılığına dair yansımalar.
Garip olanı şu, Türk milleti için hayat her daim pahalı ve zor.
Ekmek hep o koca yeleli aslanın ağzında.
Zor zor zor…
Zorla imtihan olan bir Türkiye’de bugün geldiğimiz nokta oldukça enteresan. Tıpkı ürünlere yansıyan dengesiz ve bir türlü çözümleyemediğimiz zamlarla beraber yaşantımız da oldukça garip.
Evet zor bir yaşamın müsebbibi milletiz.
Fakr u Zarüret içinde kazandığımız bu topraklarda kolay yaşam olmadığını bugün geldiğimiz noktada da pek ala anlıyoruz. Canı ile bedel ödemiş bir milletin çocuklarıyız ve hala aynı bedellerle sınanıyoruz.
Asıl anlaşılamayan gerçek, zamlar, hayat pahalılığı, ekonomik dengesizlik, yarınları hesap edilemeyen bir yaşam. Onunla birlikte aslında hayatın zaruretlerinden olmayan gereksinimlere karşı olabildiğince hatta anlamsızca gösterdiğimiz ilgi.
Otomobil, en lüksünü alma konusunda geri durmuyor,
Yeni çıkan telefonların yok satmasına neden olacak kadar ilgi gösteriyoruz,
AVM dediğimiz insan yığınlarını bir araya getiren alanlar tıka basa dolu,
Ankara’da kimi restoranların önünde -inanmayacaksınız ama- 20-30 metreye varan insan kuyrukları var. Yemek için üstelik alternatifi olan yemek için kuyrukta olmak ters geliyor bana.
Teknoloji firmalarında satılan yeni ürünlerden talep edin bakalım paranızla alabilecek misiniz? Yok satıyor maşallah yokkk.
Hülasa lükse dair ne varsa zerre geri durmadık bu süreçte. Zamlar yağmur misali tepemize inerken bizler inadına lüksü talep eden taraftayız.
Şikayetçi miyim bu durumdan, asla…
İnsanlar alışverişten kopsun mu, katiyen,
Karalar mı bağlayalım, evden çıkmaz mı olalım, Allah korusun!
Burada dikkatinizi çekmek istediğim husus, zamlarla zıt oranda büyüyen, gelişen ve doymak bilmeyen dünyamız!
Dünyanın bu denli zorlandığı bir dönemde zaruretlerin ötesinde lüks yaşama, olmasa da olur ihtiyaçlara karşı hastalık derecesindeki düşkünlüğümüzü garipsiyorum.
Bir tarafa fakir diye tabir ettiğimiz insanlar yarına dair hesap yapamazken diğer tarafta lüksü dibine kadar yaşayan hatırı sayılır oranda bir kesim var.
Garip değil mi sizce de sevgili dostlar.