Seçim dönemi gazeteleri vardı mesleğe başladığım yıllarda!

Mensubu olduğum sektörü ve müsebbiplerini yeni yeni tanıdığım zaman diliminde seçim zamanı doğup sonrasında batan gazeteler!

Batan dediğime bakmayın, onlar seçim avcılarıydı. O dönem avlanır 5 yıl yatarlar.

Karakter harcar, ama ciddi paralar kazanırlar.

Seçim gazeteleri yerli ve yabancılar diye de ikiye ayrılıyordu kıymetli dostlar.

Şehir dışından gelen ancak sektör tecrübesi ve bilgisi olmayan insanlar da aynı sezonun avcısı olarak görev yaparlardı. Bir müddet sonra bizim yerlilerin pabucu dama atılırdı sarışın muhabir ve fotoğraf makinesinden habersiz elemanı karşısında.

Velhasılı siz ne kadar etik kuralı, meslek ahlakı derseniz deyin bu insanlar sizi temsil eder konuma gelirdi! Onların unutulmaz izlerini silmek ve geride bıraktıkları yıkıntıları temizlemek size düşerdi.

O dönemin şantajcı, iftiracı tayfasını da görmezden gelmeyelim hani.

Karşılığı minvalinden beyaza, siyah deme kastı da karşılık buluyordu o yıllarda.

Seçimin hassas sürecinde güzün yediğin hurmalar hesabından geçmişinin hesabını yapmadan, hiç düşünmeden siyaset arenasına kendini atan siyasetçileri bir şekilde tırmalayan sözde gazeteciler vardı!

Yok mu şimdilerde?

Sahte anketlerle vur kaç sistemi çoktan çalışmaya başlamış.

Özellikle ilçe ve beldelerde bir yandan para kazanırken diğer yandan seçim öncesi süreci maniple etmekte oldukça maharetliler. Birbirine kaynaşmış, iç içe olan toplumlarda sahte seçim anketleri ile insanlar arasına nifak tohumları sokmaya başladılar.

Bir dönemin mantar gazeteleri bugünlerin “dijital sahte sanatları” haline geldiler.

Dijital dünya üzerinden avlanıyorlar.

Sahte seçim anketleri ve algı operasyonları ile karşısındakine sanal bir dünya oluşturan da var, o anketin içinde oy oranlarını ücreti mukabilinden artıran da. Teklifler havada uçuşuyor.

Sahte anketin sahte sayıları üzerinden algıyı yönettiğini düşünen siyasetçi de denize düşmenin verdiği o heyecanın gafleti ile sarıldıkça sarılmaya başlar!

Efendim bunları neden anlatıyorum, çok net: şu dönem peş peşe telefonlar almaya başladım seçim avcıları üzerinde uçuşan siyasetçilerden.

Yerli ve yabancı avcıların hedefindeki siyasetçiler sürekli aranmaktan ve peş peşe gelen tekliflerden bunalmış durumda. Bir akılları da o cenderenin içine girmekten yana, zaten bir bütçe ayırmışlar ya herro ya merro. Bu süreçte avlanmaktan kaçamayanlar işte tam da karanlıktan medet umanlar!

Doğanın avlanma döngüsü misali siyasetin döngüsü de böyle bir şey sanırım.

Adayları parayla şişirip sonrasında yine aynı yolla uçurmaya çalışanlar olduğu gibi, siyaseti iftira, karalama haberleri, sosyal medya propagandası ile halkı etkileyeceğini düşünen sonradan görme meslektaşlarımız (!) da yok değil hani!

Meslek hayatım boyunca bir şekilde uzak durmaya gayret ettiğim, bu kez bitecek dediğim ama artık asla bitmeyeceklerine kanaat getirdiğim sonradan görme sözde gazeteciler, karalama politikasından vazgeçmeyecekler.

Onlar kendilerini kandırmaya devam ederken, bu süreçten bir şekilde rant devşirmeye çalışanlar siyaseti de siyasetçiyi de kirletmekten geri durmuyorlar.

Her fırsatta yerden yere vurduğumuz siyaset kadar o karanlığın içinde süreci sabote eden vicdan yoksunluğunu hangi şekilde ifade edebilirim inanın bilemiyorum.

Bir yandan siyasetten avlanarak günü kurtarmaya çalışanlar, diğer yandan sürecin rantiyeciliğini sözde gazetecilik kimliği ile yapanlar.

Milletin feraseti, siyasetin her şeye rağmen dik duruşu rantiyeci, iftiracı, sonradan görme (olma) gazetecilere umarım geçit vermeyecektir.

Kazanan hakikat olacaktır adı siyaset de olsa!