11 Mayıs 1911 tarihinde Berlin’den İstanbul’a dönen Enver Bey, 15 Mayıs 1911’de Padişah Abdülmecid’in torunu, Sultan Mehmed Reşad’ın yeğeni ve Şehzâde Süleyman Efendi’nin kızı olan Nâciye Sultan’la nişanlandı. 22 Ekim 1911’de Trablusgarp’ta İtalyanlara karşı bir gerilla savaşı yapmak için Bingazi’ye hareket etti. Trablusgarp’ta, Kurmay Binbaşı Enver Bey’in bizzat organize ettiği, bâzı subaylarla birlikte Kuşçubaşı Eşref ve Kara Kemâl Beylerin de içinde bulunduğu bir avuç gönüllü kahraman yerli halkı madden ve mânen teçhiz edip, İtalyanlara karşı teşkilatlandırdı ve bir gerilla savaşı başlattı. “Padişah Hazretleri’nin Dâmâdı, Bingazi Ordusu Komutanı Kurmay Binbaşı Enver” imzâsıyla yerli halkı İtalyanlara karşı direnişe çağıran bir bildiri yayınladı ve fevkalâde teşkilatçılığı sâyesinde kısa sürede binlerce kişilik milis ordusu kurarak müthiş bir direniş harekâtı başlattı. Enver Bey’in tâlimatıyla Kuşçubaşı Eşref ve Teşkilât-ı Mahsûsa üyeleri, yerli kabîleler arasındaki yüzyıllardır süren çekişmeleri ortadan kaldırdı, yerli halkı bir araya getirdi, büyük bir birlik ve beraberlik sağladı. Kurmay Binbaşı Enver Bey, yerli halk tarafından “Enver Paşa” olarak anıldı, çok sevildi ve “Bir İslâm Kahramanı” olarak görüldü. İtalyan ordusu, Arap-Türk kuvvetleri karşısında ilerleme kaydedemedi ve Kurmay Binbaşı Enver Bey’in organize ettiği bu direnişi yıkamadı. Fakat Rumeli’den gelmeye başlayan top sesleri Balkan Savaşı’nı haber verince, Enver Bey komutasındaki milisler ve Osmanlı askerleri İtalyanlar karşısında başarılı olmalarına rağmen, Devlet-i Aliyye; Makedonya ve Batı Trakya’da çıkan savaşa etkili bir biçimde müdâhil olabilmek için Libya cephesini kapatmak mecburiyetinde kaldı. Bingazi sahillerinden içeri dahi giremeyen İtalyanlarla Uşi Anlaşması yapıldı. Binbaşı Enver Bey, Balkan Savaşı’nın başlaması üzerine diğer Türk subaylarla birlikte İstanbul’a çağrıldığı için bölgeyi terk etti. İtalyan kuvvetlerine karşı verdiği başarılı mücadele nedeniyle 24 Ocak 1912’de kaymakamlığa (yarbaylığa) terfi ettirildi.
Balkan Savaşı’na katılmak üzere diğer gönüllü subaylarla birlikte Bingazi’den ayrılan Yarbay Enver Bey, düşman kuvvetlerinin Çatalca’da durdurulmasında önemli rol oynadı. I. Balkan Savaşı yenilgi ile sonuçlanmıştı. Mehmed Kâmil Paşa hükümeti, kendilerine Londra Konferansı’nda önerilen Midye-Enez sınırını kabule yanaşıyordu. İttihatçıların kendi aralarında yaptığı ve Enver Bey’in de katıldığı toplantıdan zor kullanarak hükümeti devirme kararı çıktı. 23 Ocak 1913 günü Enver Bey’in öncü rolü oynadığı Bâb-ı Âli Baskını gerçekleşti. Baskın sırasında Harbiye Nâzırı Nâzım Paşa, Yâkup Cemil tarafından öldürüldü; Enver Bey, Mehmed Kâmil Paşa’ya istifâsını imzâlattı ve Padişah’ı ziyâret ederek Mahmud Şevket Paşa’nın sadrazam olmasını sağladı. Böylece İttihat ve Terakkî Cemiyeti askeri darbe ile iktidarı ele geçirmiş oldu. Bâb-ı Âli Baskını’ndan sonra, Enver Bey, Bulgar ordusunun eline geçmiş olan Edirne’yi 22 Temmuz 1913’te Bulgarlardan geri aldı. Bu gelişme üzerine saygınlığı artan Enver Bey, “Edirne Fâtihi” diye anılmaya başlandı ve 15 Aralık 1913 tarihinde rütbesi miralaylığa (albaylığa) yükseltildi. 2 Ocak 1914’te mirliva (tuğgeneral) yapıldı ve istifa ettirilen Harbiye Nâzırı Ahmed İzzet Paşa’nın yerine Harbiye Nâzırı oldu. 3 Ağustos 1914 tarihinde de Başkomutan Vekilliğine getirildi.
Enver Paşa, Harbiye Nâzırı olduktan sonra askerî birliklerde önemli düzenlemeler yaptı. Başarısız paşa ve subayı ordudan tasfiye etti, bunların yerine genç ve dinamik zâbitleri önemli görevlere getirdi. Bu dönemde; orduda Fransız modeli yerine Alman sistemi uygulandı. Bunu temin için birçok Alman subay Türk ordusunda danışman olarak görev yaptı. Askerler arasında okuryazar sayısının arttırılmasına çalışıldı. Bu amaçla “Hurûf-u Munfasıla” denen aralıklı harflerle yazılan ve “Hatt-ı Cedîd”, “Ordu Elifbâsı” ya da “Enveriye Yazısı” diye de adlandırılan bir alfabe uygulamaya konuldu.
Enver Paşa; üç yıldır nişanlı olduğu Şehzâde Süleyman Efendi’nin kızı Emine Nâciye Sultan ile 5 Mart 1914 günü Balta Limanı’ndaki Dâmat Ferit Paşa Konağı’nda yapılan düğünle evlendi ve “Dâmâd-ı Şehriyârî” oldu.
Enver Paşa; 1 Eylül 1915’te de İkinci Ferik (tümgeneral) rütbesine yükseltildi. Osmanlı Hükümeti ve Enver Paşa; Rusya, İngiltere ve Fransa’ya pek çok diplomatik girişimde bulunup, onlarla birlikte hareket etme tekliflerini müteaddit defa bu devletlere iletmelerine rağmen, Îtilaf Devletlerinin bizi aşağılayarak geri çevirmeleri üzerine, bin bir güçlükle ve son çâre olarak 2 Ağustos 1914’te Almanlarla ittifak anlaşması imzâladı. “Genel kanaatin aksine, ittifak anlaşması talebi Almanlardan gelmediği gibi, bu alanda ittifaka yanaşmakta uzun süre direnen de Alman İmparatoru olmuştur. Dolayısıyla Enver Paşa’nın Osmanlı Devleti’ni bir oldu-bitti sonucunda Almanlarla bir ittifak anlaşması imzalamaya zorladığı tezi doğru değildir.”
25 Kasım 1915 tarihinde Enver Paşa’ya Bahriye Nâzır vekilliği görevi de verildi. Böylece Enver Paşa; Çanakkale Muharebeleri sırasında hem Harbiye Nâzırlığı, hem Başkomutan Vekilliği hem de Bahriye Nâzırı Vekili görevlerini uhdesinde bulundurmuş oldu. “Birinci Dünya Savaşı’na girilmesinden sonra Enver Paşa Harbiye Nâzırı ve Başkomutan Vekili olarak askerî harekâtın yönetimini de ele aldı. Ancak kendisinin tamamen bir Alman kuklası olup onların isteklerini yerine getirmeye çalıştığı şeklindeki görüşler doğru değildir. Bizzat Alman belgeleri, Enver Paşa’nın çeşitli hususlarda Alman askerî yetkilileriyle çatıştığını göstermektedir. ”
DEVAMI YARIN