Korona virüsüne karşı mücadele ülkemizde olduğu üzere dünyanın bir çok ülkesinde de bir müddet daha devam edeceğe benziyor. Virüsün yayılım hızının düşmesi ve sonrasında üretilecek olan aşı ve ilaçlar yoluyla yok olması Dünya Sağlık Örgütünün öngörüsüne göre en az bir yılı bulacak. Bu süreç içerisinde ve sonrasında virüs salgının ortaya çıkaracağı sosyal ve ekonomik maliyetle mücadele çok daha uzun yıllar alacak. Bugün itibariyle başta ABD ekonomisi açık bir biçimde resesyona girmiş bulunuyor. Ekonomistlerin öngörüsüne göre önümüzdeki 6 ay boyunca ABD ekonomisinin büyüme hızı giderek düşecek ve ABD ekonomisi 2020 yılını en az yüzde yirmi küçülme ile kapatacak. Virüs salgının başlamasından bu yana ABD’de işini kaybedenlerin sayısı şu an itibariyle 14 milyonun üzerine çıkmış durumda. ABD hükümeti her vatandaşına 1000 dolarlık bir çek yazmaya hazırlanmakla birlikte yaklaşık 1 trilyon dolarlık bir ekonomik paketi yürürlüğe sokmaya hazırlanıyor.ABD ekonomik açıdan ilerleyen günlerde zor ve sıkıntılı günlere gebe olmakla birlikte ekonominin 2020 sonuna doğru düzelme ihtimalinin olmaması 2020 Kasımında yapılacak olan başkanlık seçimlerinde Trump’ın kaybetmesi sonucunu doğuracaktır. Trump’ın siyaset sahnesinden çekilmesi sonrasında ABD’de demokratlar öncülüğünde ABD ekonomik düzenine göre son derece radikal ekonomik ve sosyal politikaların gündeme geleceğini öngörebiliriz. Avrupa Birliği ülkeleri de virüs salgını ile başa çıkmak adına büyük ekonomik ve sosyal paketler açıklamaya devam ediyorlar. Almanya 500 milyar avro, Fransa 300 milyar avro, İtalya 250 milyar avroluk paketler açıklamakla birlikte ilerleyen süreçte bozulan ekonomik ve sosyal düzenin yeniden tesisi adına çok daha büyük ekonomik paketler açıklamaya önümüzdeki birkaç yıl devam edecekleri çok açık bir biçimde görünüyor. ABD Merkez bankası sadece bu sene içerisinde 1 trilyon dolarlık para basımına başlamış bulunmakla birlikte diğer ülke merkez bankaları da kendi ülke para birimlerinde milyarca dolarlık para basımı işine girişecek. Ülkemize baktığımızda ise alınan ekonomik önlemlerin orta vade de yeni ekonomik önlemlerle pekiştirilmesi gerekeceği çok açık. Dünya’da ve ülkemizde yakıcı bir biçimde hissedilen işsizlik sorunu önümüzdeki aylarda artarak devam edecek. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının para basımına hız vermesi sonucunda enflasyon orta ve uzun vade de artmaya devam edecek.Virüs salgının tüm dünyada etkili olması sebebiyle bu sene içerisinde ülkemize Turist gelmesini beklemek pek mümkün gözükmüyor. 2020 yılı içerisinde beklenen turizm gelirinin de gelmeyecek olması turizm sektöründe çalışan firmaların zora girmesi anlamına gelirken hizmet sektörünün de bu süreçten ağır biçimde etkileneceğini söylemeliyiz. Küresel çapta ortaya çıkan bu ekonomik bunalımı aşmak için bugüne kadar uygulanan klasik ekonomik tedbirlerin yeterli olması düşünülemez. Küresel kapitalist sistem bu noktada artık bugüne dek uygulanmayan piyasacı olmayan açıkçası daha devletçi ekonomik politikalar uygulamak durumunda kalacak. Başta sosyal güvenlik sistemleri, sağlık sistemleri,eğitim sistemleri, tarımsal üretim ağları ve kısaca tüm ekonomik sistem yeniden yapılandırılmak zorunda kalınacak. Küresel çapta ortaya çıkan bu büyük sosyal ve ekonomik kriz hem ülkemizde hem de dünyada milyonlarca yeni işsiz insanın oluşmasına yol açacak. Ekonomilerin ve sosyal düzenin devamlılığı adına dar gelirli, işsiz ve yoksul kesimlerin hayata tutunmalarının sağlanamaması durumunda küresel çapta büyük sosyal ayaklanmaların ortaya çıkması sonucunda rejimler ve ekonomik sistemlerin ani çöküşler yaşamaları mukadder. Bu yüzden önümüzdeki süreçte ülkemizde ve dünyada dar gelirli ve işsiz vatandaşlarımızı önceleyen sosyal politikalara başvurmak durumundayız. Bunun temel çözümü ise tüm dünyada son 2008 yılından bu yana tartışılan temel vatandaşlık geliri sistemine geçmek olmalıdır. Vatandaşlık temel geliri tüm vatandaşlarımıza, her bir bireye ,herhangi bir sınırlama,ayrım veya şart olmaksızın temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği miktardaki parasal büyüklüğün, koşulsuz bir şekilde ve başkaca gelirlerinden bağımsız olarak,ömür boyu düzenli olarak ödenmesidir. Teknolojik gelişmeler, otomasyon, robotlar ve bununla birlikte bugün ortaya çıkan salgınlar gibi durumlarda ortaya çıkan işsizliği önlemenin temel yolu da vatandaşlarımıza dönük temel vatandaşlık geliri vermekten geçiyor. Türkiye önümüzdeki dönemde ortaya çıkması muhtemel olan sosyal problemlerin önüne geçmek adına mutlaka her vatandaşının asgari yaşam standardını sağlayabilecek olan vatandaşlık temel gelirini sağlamalıdır. Bugün itibariyle bir çok dünya ülkesinde tartışılan bu sistem çok yakın bir zamanda başta batılı ülkeler olmak üzere hayata geçeceği çok açıktır. Zenginin daha zengin fakirin ise daha fakir kalmaya mahkum edildiği bu küresel dünya düzeni devam ettirilemez. Eşitlikçi,toplumsal refahı önceleyen , dar gelirli toplumsal kesimlerin devlet tarafından korunduğu ve üretilen ekonomik zenginlikten pay aldığı bir yeni küresel düzen inşa etme zorunluluğu her ülke hükümetlerinin birincil önceliği konumundadır. Bu açıdan ülkemizde ve dünyada önümüzdeki süreçte devletlerin başta sosyal politikalar olmak üzere bir çok alanda etkili ve yetkili oldukları bir döneme gireceğimiz çok açık bir biçimde gözüküyor. Önümüzdeki süreçte ülkemizde sosyal refahın ve barışın sağlanması ve bozulmaması adına vatandaşlık temel geliri sistemine geçmek durumundayız. Vatandaşlık temel gelir sistemi hayata geçer ise başta işsizlik,yoksulluk,sosyal adalet,gelir dağılımdaki dengesizlikler,bireysel ve organize suçlar,terör ve benzeri bir çok sorunun orta vade de ortadan kalkabileceğini öngörebiliriz.