Odgurmuş: Yine sizi çok gergin ve de tedirgin görüyorum. Olağandışı bir gelişme mi oldu.

Monşer: Evet çok önemli bir gelişme oldu. Hem de hiç beklemediğim bir zamanda ve beklemediğim yerden açıklama geldi.

Odgurmuş: Nasıl bir gelişmeymiş bu ki sizi bu kadar tedirgin etmiş.

Monşer: Olay bir değil ki kardeşim, Bir Yanda Y. Ağıralioğlu’nun kadro dışı bırakılması, diğer yanda M. B. Ersoy, öteki yanda ise Zafer Partisi genel başkanı Ümit Özdağ’ın Cumhurbaşkanlığı adayı açıklaması.

Odgurmuş: Bu gelişmeler elbette ülke için ve o partiler için önemli bir gelişme. Fakat benim anlamakta zorlandığım durum; Sizi bu durum neden bu kadar çok ilgilendiriyor ki. Partiler, parti liderleri elbette kararlar verebilir ve bu kararlarını da kamuoyu ile paylaşabilirler. Bunda bir beis yok.

Monşer: Ne beisinden bahsediyorsunuz be kardeşim. Bütün bu işler olurken, gelişmeler yaşanırken bizim bundan neden haberimiz olmuyor. Biz burada bostan korkuluğu muyuz? Çok alındım, çok kırıldım, çok üzüldüm. Olmaz, olmaz bu bana yapılmaz, yapılamaz.

Benim haberim olmadan, bana bir açıklama yapılmadan bu işlerin böyle olmasını ben asla kabul edemem. Ağıralioğlu görevden alınıyor, Başkanlık divanından saha dışı bırakıyorlar. Ben bun Ağıralioğlu gibi gazetecilerden, televizyondan öğreniyorum. Ben bütün bu gelişmenin şaşkınlığını atamamışken birileri de çıkmış” Liderin bir bildiği vardır” diye ahkâm kesiyor. Ne demek liderin bir bildiği var. Liderin bir bildiği varsa bizim de bir bildiğimiz var. Biz meslekten siyasetçi değiliz ama değme siyasetçileri cebimden çıkartırım. Gerçi siyaseten kendimi bir yerlere getiremedim ama sonunda siyaset denilen mesleğin en kolay bir şekilde icrasını nasıl yapılacağını klavye başında öğrenmiş bir insanız.

Odgurmuş: Demek yine size haber vermeden işlemler yapılıyor. Yani diyorsunuz ki; “Bunlar partileri, siyaseti idare edemeyecekler/edemiyorlar, ben masa başında bunlardan daha iyi tasarımlarım, daha iyi idare ederim” demek istiyorsunuz.

Monşer: Peki ya M. B. Ersoy’un durumuna ne demeli. Haydi, Ersoy benden habersiz açıklama yapmış, zamları eleştirmiş. Bana söylese-sorsaydı o söyleyeceği cümleleri eğer büker daha usturuplu gale getirip öyle söylemesini ona öğretirdim. Ama sormuyorlar ki, biz burada yani klavye başında boşuna mı bekleyip dirsek çürütüyoruz. Her şeyi kabul eder affedebilirim ama bana haber verilmeden bir takım eylem/işler yapılmasını asla kabul edemem.

Odgurmuş: Demek ki sizin de bir beklentiniz var. Hem siyasiler, hem de ülkeyi idare edenler yapacağı işlerde, alacakları kararlarda size haber verilmeli, sizden bilgi alınmalı, sizin görüşleriniz doğrultusunda icraatlar yapmalı demek istiyorsunuz.

Ama bu böyle olmaz ki. Siyasi partiler, siyasi liderler ve kurumların başında olan kimseler kendi kararlarını kendileri verirler. Daha sonrada uygulamaya koyarlar. Onlar kendi aralarında istişare ediyorlardı. Onların danışmanları vardır. Kararlarını, söylemlerini bu doğrultuda verirler. Elbette size sormazlar, soramazlar. Sormaları da gerekmez. Siz herhangi bir konuda açıklama yaparken veya bir karar alırken onlara mı danışıyorsunuz. Hatta biraz mizahi söyleyeyim. Apartman sakini evine bir şey alırken, apartman yöneticisine, kapıcıya, katta bulunan diğer komşulara hatta mahalle muhtarına, mahalle sakinlerine danışarak mı alıyor? Elbette öyle yapmıyor. Fakat siz neden her icraat ve açıklama konusunda mutlaka bir eleştiri getirerek yanlışlığını belirtiyorsunuz.

Monşer: Ben Avrupalarda veya önemli okullarda okumamış olabilirim ama bizim de kendimize göre pek çok konuda dirsek çürütmüşlüğümüz vardır. Görüş belirttiğim konularda derinlemesine kitaplar okumamış, araştırmalar yapmamış olmama rağmen; Bilgilerime ve tecrübelerime güvenirim.

Bakınız şimdi. Ben eleştirmeyeyim, fikir ve görüş belirtmeyeyim de kim görüş belirtsin. Okumuşsunuzdur Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ bir açıklama yaparak Cumhurbaşkanı adaylarının, bir başka partinin Ankara Belediye Başkanı olan Mansur Yavaş olduğunu açıkladı. Şimdi soruyorum size? Bu açıklama neden yapıldı. Yine söylüyorum, bundan neden bizim haberimiz olmadı. Biz neden bilmiyor ve TV’den duyuyoruz

Şimdi ne olacak: Her kafadan bir ses gelecek. Yok, efendim “Mansur Yavaş’ın önünü kesmek için böyle yapıldı. Yok, efendim, Mansur Yavaş’ı parlatmak için böyle yapıldı. Yok efendim Kemal Kılıçdaroğlu’nun elini kolunu bağlamak için açıklandı. Vs. vs. görüyorsunuz değil mi? Etkili etkisiz, yetkili yetkisiz herkes bir şeyler söylüyor. Hâlbuki benim haberim olsaydı, Toplumda karşılığı olup olmadığı bilinmeyen bir partinin genel başkanının böyle bir açıklama yapmasını engellerdim.

İşte tüm sebeplerden dolayı, her olay, her karar bana danışılmalı, benden sorulmalı, benim fikrim alınmalı. Yoksa gördüğünüz gibi her kafadan bir ses çıkıyor. Dolayısı ile karmaşa ve kargaşa meydana geliyor. Benim engin fikirlerimden faydalanılmalı.