Bu dünya üzerinde bize sunulan yaşamın tek kaynağını ‘vicdan’ olarak gördüm, bu gerçekle baktım tüm yaşanmışlıklara.

Ne yaparsanız yapın bir vicdan muhasebesinden, o hassas teraziden çıkmalı.

Özellikle yaptığınız iş vicdan muhasebenin tesiri ile hayat bulmalı.

Mesleğe başladığım ilk aylardan itibaren ne denli kutsal bir görevin müsebbibi olduğumu anladım. En azından o görevin ağırlığını o günlerde daha net hissettim.

Ve aradan geçen yıllar daha da olgunlaştırdı, bir basın mensubu olarak hayata, insanlara, olaylara, memleketime ve ülkeme bakış açımı.

Olgunlaştıkça renk buldu,

Tat verdi,

Yelpazesi genişledi…

Bir basın mensubu neler yapabilirdi yaşadığı topraklar, o toprağın insanları için.

Bir daha dünyaya gelsem hiç tereddüt etmeden basın mensubu olmayı yeğleyecek kadar kutsallığını idrak etmiş olmanın heyecanını hala taşıyorum benliğimde.

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde mesleğime dair bir şeyler yazmam gerektiğini hissettim.

Günümüz dünyasında ‘objektif’, ‘tarafsız’ ve ‘vicdan kalemi’ ile yazan bir basın mensubu olmanın ne denli zor ve kıymetli bir meziyet olduğunu artık çok iyi biliyorum/biliyoruz.

Yozgat, çok önemli gazeteciler yetiştirmiş bir memleket.

Böylesine önemli kazanımları olan bir diyarda sorumluluklar da artıyor haliyle.

Kime göre hangi özelliklerde gazeteci olmalı?

Ya da vicdanlı bir gazeteci olmalı?

Çalışan bir gazeteci olmak mı, vicdanı ile çalışan bir gazeteci olmak mı?

Yakın zamanda Ankara’da ‘Çamlık Ankara’ ile Çamlık Medya ailesinde yelpazeyi daha da genişlettik.

Hem Ankara’daki Yozgat’ı hem de Ankara’yı daha net tanıma fırsatı veriyor Çamlık Ankara.

Ankara’da bir kez daha anladım ki, Yozgat’ta ihtiyaç olan vicdan Başkent gibi büyük bir şehirde daha da önemli bir ihtiyaç

Adalet misali bir gün herkese lazım olacak objektif duruşun getirisi kime?

Bize, en yakınımızdakine, toprağımızı, havamızı, suyumuzu paylaştıklarımıza, dünyamıza.

Vicdan kalemi ne yazmalı sorusunun yanıtı aslında kalem vicdan mürekkebinden beslenmeli hatırlatmasına da muhtaç.

O kalem ki, vicdanları kanatan, yaralayan değil rahatlatan olmalı.

Hangi işi yaparsanız yapın bu kriter kuralların, kaidelerin, yaptırımların olmadığı yerde size yön veren yegane etken.

Vicdan kalemi herkes için yazmalı!

Sanırım bu sorunun yanıtı çok uzaklarda değil.

Toplumun tam da içinde.