Bu satıları kaleme aldığım sıra, gök yüzündeki bulutların iç karartıcı bakışları ile göz göze geldim sıra.
Yozgat’a yüksek tepelerden baktığınızda bulutlar kararmış, bir de yağmura gebe ise daha yorgun görünüyor her yanı.
Hiç unutmam, Yozgat’a geldiğimiz o 1997 yılını.
Esentepe’den yol alırken otobüs, üzerindeki kara duman karşılaşmıştı şehir.
O dumanların altında kaybolmuş, bir nefes bir nefes diye çığlık atmaya çalışan şehir profili vardı karşımda.
Nefessiz kalmış bir şehirde nasıl bir nefes bekliyor olabilir ki 15-16 yaşlarında bir genci.
O günlerden bu günlere elbette çok şey değişti çok şey gelişti.
Hayata su misali diyor ya şair, Yozgat’ta da zaman su misali akıp gitti.
Yaşadığım şehrin yorgunluklarına bakıyorum, bazen diyorum ki keşke iki tepenin arasına kurulmasaydı. Bakınca karşıyı gördüğümüz, gördükçe nefes aldığımız bir şehir.
Yıllar yılı geçen zaman iki tepe arasından şehri çıkarmaya fırsat tanımadı. Zaman zihinlerdeki yapının şehirden farksız olduğu gerçeği çıkıyor karşımıza.
Mesela, Organize Sanayi Bölgesi..
Ya da Üniversite.
Sorgun’la yakınlaşmak, şehirleşme adına birliktelik sağlamak adına üniversite Yozgat-Sorgun arasında nasıl dururdu diye düşünen dahi olmamış.
En acısı da, kişilerin keyfi uğruna karar verilmiş şehrin yarınlarına.
Evet, bu şehrin kaderi birkaç kişinin kafa kafaya vermesi ve en çok da keyfi tavırları uğruna şekillenmiş.
Yaşadığımız şehrin üzerine kara bulutlar çöktüğünde bu tür yorgunluklarımız daha çok geliyor aklımıza. Ruhumuzu tırmalıyor geçmişte yapılmayanlar ve gelişi güzel, keyfi yapılanlar.
Bir dönem kiralık evin olmadığı Yozgat’ta yüksek katlı binalar semaya baş salmaya başladı.
Tam şehirli olmaya başladık derken Bozok Yaylası’nı çarpık kentleşmenin kurbanı ettik.
Kara bulutlar şehrin üzerin çöktüğünde birbirine girmiş o çok katlı binalar insanın üzerine yıkılacak gibi geliyor.
Yorgun caddeler, yorgun kaldırımlar, yorgun insanlar.
Şehrin çok katlı binalarla kimlik kazanmayacağını anladık mı bilemiyorum ama şehirden başka her görüntüyü veriyor Yozgat’a.
Yıkılmak üzere yapılar çıkıyor karşıma.
Nefes almayı bırakın tıkalı damar misali duruyor karşımda.
Havada kara bulutlar çökmeye görsün bir kere tüm yorgunluklar ayyuka çıkıyor. Haftanın ilk günü kara bulutlu Yozgat’ta yorgunluklardan değil de daha pozitif bir bakış açısı sunmak isterdim inanın.
Ama şu da bir gerçek ki sağlıkla nefes alabiliyorsanız her gününüz güneşli ve aydınlık demektir.
Bahara bir adım yaza birkaç adım kala, güneşi gök yüzünden önce gönüllerinizde hissetmeniz dileği ile…