Hamaset nutukları atmak istemiyorum.

Kimi zaman kendi kanımdan canımdan insanlara dahi gerçekleri anlatamazken insanlara akıl vermek gibi bir niyetle istenmeyen duruma girmek de istemiyorum.

Lakin yaşadığım şehirde, ülkede her canı kendi kanımdan canımdan görüyor, öyle hissediyorum.

Ve son bir haftada başta yaşadığım şehir olmak üzere ülkemde ortaya çıkan manzaralar beni fazlasıyla endişeye sevk ediyor.

Korona virüsle mücadele sürecinde yeterince sıkıldık, üzüldük, strese girdik, duvarlar arkasında kaldık, el sıkmayı, sarılmayı dahi özledik.

Anneler evlatlarını dedeler torunlarını hasret dolu yürekler sevdalarını özledi.

Kabe mahzun, camiler sessiz, ifadeler donuk ve o çok şikayet ettiğimiz sanal dünyanın mahkumu durumundayız.

Normale döneceğimiz günü sabırsızlıkla bekliyoruz

Bu süreç normal zamanda farkında dahi olmadığımız hayatımınızın pek çok aşamasının aslında ne kadar kıymetli olduğunu fazlasıyla anlattı biz insanoğluna.

Bu süreçte ülke olarak ciddi ve çok önemli bir imtihan verdik.

Ve şükürler olsun devletimiz “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturunun ne anlama geldiğini tüm dünya insanlığına gösterdi.

Devletimiz var olsun!

BUNUN ADI NORMALLEŞME Mİ?

Allah insanımızı korusun, çünkü biz insanlığımızı, kendimizi korumuyoruz.

Ne vakit devlet normalleşme sürecini başlattı biz bir anda normalleştik.

20 yaş altı yada 65 yaş üstü diye bir kavram kalmadı.

Çarşı Pazar süreci çok da umursamayan, virüsün bittiği iç güdüsü ve cesaretine sahip insanlarla doldu taştı bir anda.

Yozgat şehir merkezi başta olmak üzere ilçelerimizde de aynı durumun olduğunu öğrendim.

Ve ne gariptir bulunduğum ortamlarda insanlar ‘virüs nasıl olsa bitti’ sanalını be yanılgı ile bakıyor duruma.

Sanki bu normalleşme süreci yaramadı.

İkinci ama birincisinden çok etkili bir salgına davetiye çıkaracak gibi…

İnsanlar öylesine normal ve umursamaz ki, garip bir inatlaşma ile iş çığrından çıkmış durumda.

Göstermelik dahi olsa maske kullanmıyoruz artık.

Yozgat’taki ahval sürecin geleceğine ve bu güne kadar verilmiş emeğe yazık edecek gibi.

Şu süreçte Allah’a havale ettik her şeyi kaderimizi bekliyoruz.

Onun dışında önlemin adı kalmamış,

Polis-asker, imam, vakıf personeli, kaymakam, müdür, amir, sağlıkçı, vali…

Ve bilumum sürecin emektarlarının gayretine haksızlık ediyoruz.

Yazık ediyoruz.

Yayınlarımızda (Çamlık TV) sürece dair gelişmeleri paylaşıyor endişeleri dile getiriyoruz.

Sürece az da olsa katkı sunabilir miyiz gayreti ile veriyoruz mücadeleyi.

Ve sürece dair ortaya konulan iradenin bizatihi şahitlerindeniz.

Hem sağlığımıza hem sevdiklerimize hem de verdiğimiz mücadeleye yazık etmemek adına tedbir diyorum.

65 yaşında insanları eve mahkum edip belki de hastalıklarının kapalı ortamda daha da artmasına neden olduk.

Çocuklarımızın nefes alma hakkını ellerinden aldık.

Günlerdir evinden çıkmayan tedbiri elden bırakmayan insanların ruh dünyalarını dört duvar arasına sakladık.

Onların vebali ne olacak?

Söylenecek çok fazla söz var ama…

Ne deyim Allah insanlığımızı korusun tedbirin olmadığı yerde takdirde sığınıyor dua ediyoruz.