Kısa bir süre önce Yozgat çok önemli bir siyasetçisini kaybetti.
Ali Fuat Eyüpoğlu…
Sarıkaya Belediye Başkanlığı,
Yozgat, Kayseri ve Niğde Halk Eğitim Başkanlıkları,
TBMM 4.(XV) ve 5.(XVI) Dönem Yozgat Milletvekilliği,
Millet Meclisi Başkanvekilliği.
Mekanı cennet olsun.
Merhum Eyüpoğlu’nun görev yaptığı döneme şahitlik edemedim fakat baktığımda Yozgatlı olması, ülkesine hizmet noktasında önemli görevlerde bulunması ve vatansever kimliği ile gurur kaynağı bir profil.
Ali Fuat Eyüpoğlu gibi kimler geldi kimler geçti bu dünya hanından.
Bugün gözümüzün gördükleri yarın olmayacak, biliyoruz. Hoş, bizler de olmayacağız bugünden yarına…
Siyasetçiler üzerinden konuşacak olursak nam denilen, ün denilen kavramlar sahip olunan makamlarla mı ilintilidir yoksa icra edilen hizmet, ardında bırakılan işlerle mi?
Mesleğimiz gereği siyaset makamında olanlarla çok sık teşriki mesaimiz oluyor!
Çok dinliyor, çok takip ediyor, çoğu zaman en özel sohbetlerinde bulunuyoruz.
Memleketlerine olan bakış açılarını, duygu dünyalarını en yalın ve mahrem hali ile görme imkanımız oluyor haliyle.
Bu gün var yarın yok dünyasında makamların geçici, beyhude olduğunu bilse de insan, siyasetçiyi ister istemez hem görevinin yoğunluğu hem de kudreti bir müddet sonra aklını başından alıp götürüyor.
İnsanda makam sarhoşlu öylesine kalıplaşıyor ki, bu durumu zamanda fıtratının en doğru ve üst zirvesi olarak görebiliyor.
Kimi hayatta iken makamdan uzaklaşıyor kimileri de makamda iken hak vaki oluyor.
Hayatta iken makamda olmayanlar belki de bu dünyada yaşanabilecek sadece kendi iç dünyalarında derinden hissedecekleri bir yoklukla imtihan oluyorlar.


YALNIZLAŞTIRDIĞIMIZ SİYASETÇİLER


Yozgat’ın yetiştirdiği siyasetçileri biraz daha derinlemesine analiz edelim fırsat bulmuşken.
Seçim döneminde halkla sarmaş dolaş sonrasında suyu çıkmış ilişkiler cenderesinde varlık mücadelesi veren siyasi bir kimlik çıkıyor ortaya.
Seçim döneminin diyeti makam sahibi olduğunda ödenmesi zorunlu bir borç haline geliyor.
Talep makamında bulunmak aslında yine bu dünyanın en zor imtihanlarından bir tanesi.
Talep makamı hali ile tüm istek ve talepleri karşılayamadığı için talep edilen siyasi cenahta bir yıkım, zamanla yalnızlık ve onun ötesinde bir ruh hali peyda oluyor.
Yalnızlaştırdığımız siyasetçiler bu kez memleketine de vatandaşına da farklı ve daha katı bir bakış açısı bakıyor.
Mevzu duygusuz bir siyasi ilişkiye dönüyor.
Ki, bunun örneklerini hep birlikte yaşadık, yaşattık…
Yozgat’ın siyasetçisi olmak şehrin hizmet yağmurunda ıslatmak anlamı taşımıyor maalesef.
Hayaller ve gerçekler kavram ayrılığı çıkıyor karşımıza.
Bu dünyadan göçüp gittiğinde her insan kalıcı bir iz bırakmak ister. O iz gönülde başlar dünyada somut duruşu ile insanlığa temas eder.
Bu minvalden baktığımızda giden siyasetçinin ardından konuşulacak olan da hizmetidir.
Bizim siyasetçilerimiz, Yozgat’ın siyasetçileri; biz onları bize, onlar da kendilerini borçlu oldukları topraklara yabancılaştırmadan hizmet denilen o kalıcı ize nail olurlar inşallah.
Bu dünyadan göçüp giden her gazetecinin ardından yapabildiğim kadar iç muhasebe ile değerlendirmeye çalışırım kendimi, dileğim siyasetçilerimiz de aynı değerlendirme ile bakarlar her gidişin ardından.
Son söz, sağlık olsun…