İnsan her şeyden ama her şeyden önce “inanmak” ister.
Bu dünyada insan: manevi inanç temelinde insana da inanmadan yaşayamaz.
Zaman zaman birbirimize duyduğumuz inanç sarsılsa, yıkılsa da farkında olmadan her defasında yeni insanlara inanırız.
Sanırım yaratılış fıtratı inanmadan yaşamaya müsaade etmiyor.
İnsan insana inanmak ister!
Doğduğunda anne-babasına, aile oldukça kardeşine, dede-babaannesine, arkadaşına, öğretmenine, sevdiğine, iş yerinde arkadaşına, ekibine, askerde timine, komutanına…
Peki Yozgatlı Ne İster?
İNANMAK ister…
Eğip, bükmeden bu soruya tam da kitabın ortasından bir yanıt vermek gerekirse kısaca İNANMAK ister diyebiliriz.
Kime inanmak ister?
Dünya üzerinde belki de Yozgatlı’nın sorgusuz, sualsiz ve de karşılıksız inandığı tek kurum Devlettir.
Karşılık beklemeden canı pahasına inanır!
O inançtır Yozgatlı’yı farklı kılan.
Sadakati, devletine olan inancı tartışmasız olan Yozgatlı Yozgatlı’ya inanır mı?
İnandı…
Fakat o inanç çok ortaklı şirketlerle sarsıldı.
Ey Yozgatlı, Allah’ın izni ile paranıza para katacağız diyene inandı, kaybetti.
Gün geldi, zaman vukuu buldu Ankara’ya temsil için gidenlere, Yozgat’ta makam verdiklerine inandı.
Zaman geçti, gurbete gidene inandı bir daha döner umudu ile.
Seni temsil ediyorum diyen Yozgatlı STK’lara da inandı,
Yozgat’a yatırım yapacağım diyen İşadamına da inandı…
İnanmaya ısrarla ama ısrarla devam eden bir ruh hali var bizlerde.
Ama inançlarının karşılığını alamadığı, inançları yüzünden sarsıldığı için yorgun Yozgatlı…
Dönüp baktığımızda arkamıza inanmışlıkların karşılığında yorgunluk var!
Maalesef, seni temsil ediyorum diyen STK’sından tutun da topraklarınıza yatırım getiriyorum diyen Yozgatlı işadamından da yoruldu Yozgatlı.
Son birkaç yıldır daha çok umutlanıyor, inanıyor, gurbetten sılaya köprüler kurulduğunu düşünüyoruz.
En azından umutlarımız bu yönde yeşeriyor.
Ta ki bir ihtiras, şahsi menfaatperestleri olan Yozgatlı o umutların üzerine basıp, hunharca ve acımasızca ezinceye kadar.
İnancın karşılığı inandıklarının ayaklarının altında ezilmek midir?
Makyajlı sözler, birlik-beraberlik naraları bunun için mi?
Yozgatlı sadece ve sadece ama inatla inanmak gibi zorlu bir yolculuğun peşinde gidiyor.
Ve her defasında o yolculuğun sonu hüsranla neticeleniyor.
Bir kez daha özellikle vurgulamak istiyorum, karamsarlık ve umutsuzluk tohumları ekmek değil niyetim. Bilakis yeni umutların ayaklar altına alınmaması için, sizi temsil ediyorum, size yatırım getiriyorum, sizi seviyorum diyenlere gözü kapalı itimat etmemek adına hatırlatma sadece.
Bizi seven, memleketine aşk duyan evvela harekete geçsin, niyetini ortaya koysun, sonrasında inanlım.
En başında inanmak, sanırım en önemli sorun!
Yozgatlı’nın başına ne geldi ise inançları yüzünden geldi. Devletine tamam da insanına özellikle de memleket hanesinde Yozgat yazanlara inanmanın bedelini Yozgatlı çok ağır ödedi, ödemeye de devam ediyor!