Sözlükte büyümek, çoğalmak, temizlemek anlamlarına gelen zekat, İslam'ın en önemli farzlarındandır. Üzerinden bir yıl geçmiş maldan dinen hak sahibi olmuş fakir ve ihtiyaç sahiplerine verilmek üzere ayrılması gereken miktara zekat denmektedir. Bu uygulamaya zekat adının verilmesi, geride kalan malı arttırması ve afetlerden koruması dolayısıyledir.

Kur'an'da geçen “Mü’minlerin mallarından zekat al ki, onunla kendilerini temizleyip mallarını bereketlendirsin” (Tevbe Suresi Ayet 103) ifadesi bu hususu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Zekat, malda vacip olan hakkı ödemeye verilen isimdir. Zekata sadaka adının verilmesinin sebebi, kulun kulluktaki sadakatine ve Allah Teala'ya itaatine delalet etmesidir.

İslam'ın toplumsal yönünü ön plana çıkaran en önemli ibadettir zekat. Rızık, gelir, yetenek ve kazanç elde etme yönlerinden insanlar arasında farklılık bulunduğu, bilinen bir gerçektir. “Allah rızık bakımından bazınızı bazınıza üstün kıldı” (Nahl, 71) ayeti ile bu husus açıklanmaktadır.

Yüce Allah toplumda problemlere sebep olacak bu farklılığa çeşitli çözüm yolları vaz'etmiştir, zekat bunların başında gelir. Bu, nafile olarak yapılacak bir iyilik ve minnet yoluyla yapılacak bir iş değildir, farz kılınmıştır. Zekat, İslam'daki sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın gerçekleştirilmesi olayıdır.

Malı başkasının gözünün kalmasından, günahkar ve mücrimlerin elinin uzanmasından korur. Zira Allah Rasulü'nün (sav) “zekat vermek suretiyle mallarınızı koruma altına alın, sadaka vererek hastalıklarınızı tedavi edin, dua ile gelecek olan belalara karşı hazırlıklı olun” dediği rivayet edilmektedir (Ebu Davud).

Zekat aynı zamanda fakir ve muhtaçlara yapılan yardım olup, gücü yeten insanların iş kurmaları ve çalışmaları için ellerinde bir sermaye, çalışmaktan aciz olanların normal bir yaşama düzeyine çıkarılmalarına yardımcı olur. Zekat insanı cimrilikten korur, mü'mini cömertliğe, eli açıklığa alıştırır.

Zekat Müslümanı dünyevileşmekten uzaklaştırır. Zenginin muhtaçlara karşı şefkat ve merhamet duygularını geliştirir, fakirin de zenginlere karşı sevgi ve muhabbet hissiyatlarını coşturur. Kur’an-ı kerimde, bir çok yerde namazla zekât beraber bildiriliyor. “Namazı kılın, zekâtı verin” buyuruluyor. Zekât vermeyene, Allah lanet eder. Kıtlıklara maruz kalır, temiz malını kirletmiş olur, o mal telef olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:”En faziletli ibadet namaz, sonra zekâttır.”

Zekat yılı içerisinde ödenecek olan borçlar çıkıldıktan sonra kira gelirleri, diğer gelirlerle birlikte nisap miktarına 80,18 gr. altın veya bu değere ulaşır ve üzerinden de bir yıl geçerse kırkta bir (yüzde 2,5) oranında zekatının verilmesi farzdır.

Zekâtın verileceği kimseler Kur'an-ı Kerim'de belirtilmiştir. Bunlar; fakirler, yoksullar, zekât toplamakla görevlendirilen memurlar, müellefe-i kulûb adı verilen kalpleri İslam'a ısındırılmak istenen kimseler, esaretten kurtulacaklar, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış olanlardır. (Tevbe Süresi Ayet 60) Rabbim cümlenize hayırlı kazançlar versin!