Emeklilik sonrası babamın işitme cihazları üzerine yürüttüğü sağlık sektöründeki girişimciliğinde unutamadığım bazı olaylara şahit oldum.
Zaman zaman anne veya babasını merkeze getiren evlatları (anne babalarının da duyacağı şekilde);
- Çok pahalı bir ürüne gerek yok. Nasıl olsa yakında ölür, bir ayağı çukurda. Uzun süre kullanamayacağı ürünü takmayın, dediğine üzülerek şahitlik ettim.
Evlat, nasıl olsa öleceğini düşündüğü anne babasına pahalı ya da gerçekten ihtiyacını karşılayacak bir ürün kullanması yerine aslında işine yaramayacak, sağlık ihtiyacına cevap vermeyecek (Anadolu tabiri ile) –el gördüm- bir iş yapmayı istiyordu.
El alem anne babasına baktı desin türünden gösterişli davranıştı asıl tercih edilen.
Bazı zamanlar dayanamayıp bu hayırlı (!) evlatlara ‘Bir gün de olsa anne-babanızın dünyanın seslerini sağlıklı duyması kadar büyük bir zenginlik var mı’ diyerek çıkıştığım olmuştur.
BİR GÜNLÜK SAADET
Bir gün dedik madem, o bir gün üzerinden detaylandıralım sohbetimizi.
365 gün, mutluluğu, huzuru, refahı aradığımız zaman dilimini yanıtsa da asıl olan 1 günün mutluluğudur vesselam.
Anne babasının 1 günlük mutluluğunu yok sayan evlat, 365 günün neresinde bulur aradığını.
Yaşanmışlıklara ve o yaşanmışlıkların örneklerine baktığımızda 365 gün değil bir ömrü aramayla geçirdiğimiz gerçeği çıkıyor karşımıza.
Aslında bir ömür aradığımız mutluluğun zaman dilimi ‘an’ kadar kısa ‘an’ kadar uzun!
Anı huzurla ve damak lezzeti bırakacak dokunuşlarla yaşayabiliyorsanız kazançlısınız demektir.
Yeni yıla yeni umutlarla girdik.
Beklenti önce sağlık sonra kazanç. Adına para, mal, makam ne derseniz!
Yaşadığımız maddeci dünyada kimine göre sağlıktan da önce gelendir maddi kazanımlar.
Peki ağız tadı?
Ağız tadını ‘an’lar belirleyecek yaşadığımız dünyada.
Anne babasının sağlığına harcadığı parayı kayıp gören zihniyete bu hakikati anlatmak zor.
Ancak o anne babaya 1 saat de olsa bu dünya yaşantısında huzuru ve mutluluğu kazandırma kaygısı taşıyandır asıl kazançlı olan.
Anne babaya ketum kalan kalpler kendine neyi kazandırır?
İnsan ömründe iyi veya kötü, olumlu ya da olumsuz zaman bir şekilde akıp gidiyor.
Şatavatlı sofralarda karnını doyuran da çökelek ekmekle karnını doyuran da bir şekilde acıkıyor.
Yani zaten acıkacağımız bir dünya da 365 günde ya da bir ömür de hakikati aramak yerine an da huzuru, anda sağlığı ve mutluluğu aramaktır asıl olan.
Anlar insanın ömründen birer birer geçip gidiyor.
Anı yakalamak mümkün değil ama anı yaşamak, hissetmek ve idrak etmek pekala mümkün.
Yeni yıl yeni anlarla yaşatsın hayatı hepinize hepimize.
Giden zaman ne kayıptır insan ömründe ne de gelen kazanç.
Bir günün sırrını yaşayan 365 güne bağlamaz yaşamın sırrını diyorum güzel anlarda yaşayanlardan olmanızı temenni ediyorum.