Odgurmuş: Ülkemizde siyasi partilerde veya başka seçimlerde şöyle bir yaklaşım var. Herhangi bir yere herkes aday olamıyor. Sanki yetkili ve etkililerin onayı gerekiyor.

Ögdülmüş: Yalnız fikir hareketlerinde değil, siyasi partilerde veya herhangi bir sivil toplum kuruluşunun seçiminde de sık sık görülen ve istenmeyen kişilere karşı gösterilen tepkiler hep birbirine benzerlik arz ediyor.

Herhangi bir kişi şu veya bu şekilde herhangi bir yere-makama aday olmuştur. Ve bu kişinin adaylığı seçim yapılan parti, sivil toplum kuruluşu vb. kuruluşların merkezi ve yakın çevresi tarafından onaylanmadığı takdirde o aday hakkında karalama, engelleme, mani olma kampanyası devreye giriyor veya devreye sokuluveriyor.

Bazı makamlar vardır ki o makamlara mevcutlar veya mevcutların onayladığı kişilerden başkası asla aday olamazlar, asla aday olmamalıdırlar. Her adayı bir takım karanlık ve belirsiz yerlere bağlamak, her adayın arkasında bir takım komplolar aramak akıl karı olmasa da biz toplum olarak bu gibi yaklaşımları çok severiz. Derhal biz de o koroya katılırız.

Odgurmuş: Konuyu biraz açar mısınız? Neden bir yerlere birileri serbestçe aday olamıyor.

Ögdülmüş: Aslında teorik olarak, herkes her yere aday olabilir ve seçilme imkân ve ihtimali vardır gibi görülüyor. Fakat bu durum teoride kalır. Uygulamaya geçilince ise sanki bir takım gizli eller harekete geçerler ve netice üzerinde tesir icra ederler. Toplum olarak bazı yanlış yaklaşımlarımız var. Bu yaklaşımlar kısa sürede ya sa şimdilik pek değişmez gibi görünüyor. Öyle insanlar yetiştirmişiz ki, bu insanların ikinci birine asla tahammülü yok. Herkesin hakkı olan demokratik davranışlar maalesef biz de sanki rafa kaldırılır. Antidemokratik düşünceler ve ardından da davranışlar daha fazla tezahür ediyor, rağbet görüyor. Mevcut yönetici ve yetki ellerinde Onlara göre hiç kimse hiçbir yere layık değil. Kendi onayladıkları ve tasvip ettikleri insanlar her yere layıktırlar. Bizim gözümüzde aday olma, seçilme sanki herkesin hakkı değil de bazılarının hakkıymış gibi değerlendirilir. Batıdan bize geçen ve Marksist-sol tarafından geliştirilip her konuda uygulanan adam beğenmeme hastalığı maalesef bizde olmaması gerektiği kadar değil daha da fazla tezahür ediyor.

Aday olması muhtemel olan kişiler hakkında söylenen sözlerin bazen had ve hududu yoktur, o aday olan kişi sanki uzaydan gelmiştir, en az 40 seneden beri tanınan ve bilinen biri değildir. Hâlbuki durum başka bir türlüdür. Aday olması muhtemel olan kişiler düne kadar aramızda bulunuyorlardı. Fikren ve zikren tanıdığımız insanlardı. Ama ne olduysa oldu bu kişi yanıldı ve herhangi bir yere ki bu yer Genel başkanlık, il başkanlığı, Belediye başkanlığı veya Milletvekilliği adaylığı da olabilir ki talip olmuştur. Bu fark etmez. O kişi eğer istenmiyorsa, kesinlikle istenmez. Hiçbir güç o kişiyi istenir hale getiremez.

O kişi asla aday olamaz. Olmamalıdır.

Odgurmuş: Öyle anlaşılıyor ki; Dışarıdan veya istenmeyen birinin aday olması güç görünüyor. Peki, bu nasıl engellenir. Na yapılır.

Ögdülmüş: Yukarıda belirttim, sanki gizli bir el harekete geçer ve herkes sanki efsunlanmış gibi koro halinde başlanır.

“Yine aday... Doymadın yenilmeye, her seferinde gönlünden geçirip aday oluyor ama netice boş, biz demokratik bir ülkeyiz, isteyen istediği yere, istediği zaman aday olabilir. Kimse engel olmaz, Adaylık herkesin hakkıdır. İsteyen olur”.

Denilir ama o kişiye gelince o kişi asla aday olmaz, olamaz, olmamalıdır. Birilerinin önünde hep engeller vardır.

Sorarlar;

“Nereye aday olduğunu biliyor musun? Ateşten bir gömleği giymeye neden bu kadar heveslisin. Aday olduğun yerin büyük bir vebali var. Dur durak bilmeyecek, uyku yüzü görmeyeceksin”. Gibi sorular da sorulma ihtimali dâhilindedir.

İstenmeme ihtimali olan kişilerin bizde işleri zordur. Daha doğrusu aday olmak isteyene daha da zordur.

“Derelerin altından çoook sular geçti, çok kışlar, çok baharlar geçti. Çok seçimler atlattık, o sıralarda sen nerelerde, hangi partilerde gezdin.” Şeklinde taraftar tarafından akla hayale gelmedik sorular sorulur, senaryolar uydurulur. Misaller getirilir. Tarihten örnekler verilir. O kişinin geçmişi üzerinde durulur, hatta ailesi bile gündeme getirilir. Hatta öyle şeyler söylenir ki bazen siz aday olmaktan korkarsınız şerefinizi, ailenizi ve çocuklarınızın geleceğini düşünmek zorunda kalırsınız

Odgurmuş: Ülkede demokrasi var herkes her yere aday olabilir denilirken aslında herkes her yere aday olamaz deniliyormuş gibi bir durum ortaya çıkıyor.

Ögdülmüş: Evet ülkede demokrasi var ama Cumhuriyete geçtiğimizden itibaren Cumhuriyeti kuranların yaptıkları uygulamalar ne yazık ki demokratik bir Cumhuriyet kurduğumuz hakkında ister istemez şüphelere sebep olmaktadır. Hatta tek parti döneminin baskıcı yönetiminde insanlar devlet dairelerine gitmeye dahi korkarlardı. Fakat bir kesim vardı ki bir elleri yağda bir elleri balda hayat sürerlerdi.

Kısaca diyebiliriz ki; Bazı kimse ve kesimler için bu işler zordur zor.

Ziyâ Paşa’nın bu beyitini küçük değişiklikle şöyle derse ne demek istediğimiz daha kolay anlaşılır:

“Âsûde kalmak istersen olma tâlip bir makama,
Yoksa başın derde girer bil kibârân-ı belâdan..”